KRİZ VE KURUMSALLAŞMA
Uluslar arası finansal krizin etkilerini hissettiğimiz şu günlerde, Kurumsallaşmanın önemi gündemden düşmüyor. Aile şirketlerinin sürekli gelişimi ve planlı büyüyerek sonraki kuşaklara devrini esas alan kurumsallaşma konusundaki eksiklik; sadece Gaziantep değil, sanayileşmekte olan Anadolu kentlerinin en önemli yapısal sıkıntılarından birini teşkil etmektedir.
Kısa süre önce, Ulusoy ve Tekerekoğlu gibi büyük aile şirketlerinin, mevcut kriz ve kurumsallaşamama nedeniyle ciddi ölçekte sıkıntılar yaşadıkları ve ortakların bir kısmının ayrıldığı basında yer aldı. Oysa kriz ortamlarında, sermayeyi temsil eden ortakların ortak akıl ile birlikte hareket etmeleri, en az finansal güçleri kadar önem taşımaktadır.
Kurumsallaşmak amacıyla yapılan çalışmalarda, firmalara özel ve doğru tedbirlerin alınması çok önemlidir. Kendi kural ve kurumları ile her kuruluş ayrı bir proje ve ayrı bir çalışma konusudur. Kurumsallaşmayı sadece Aile ve İş ayırımı ile yönetim kurulu tesisi olarak algılamak çok yetersiz ve sığ kalacaktır. Hatta yanlış yönde atılacak adımların kuruluşlara daha fazla zarar vereceği de bilinmelidir.
Gerek kriz ve gerekse beklenmedik gelişmelere karşı dayanıklı olmak ve şirketlerin planlı büyüyerek sonraki kuşaklara aynı tempo ile devrini sağlamak amacıyla yapılacak kurumsallaşma çalışmalarında; Aile Anayasasının hazırlanması, Aile Konseyi ve yürütme kurullarının oluşturulması ve sonraki kuşaklardan gelen üyelerin eğitim ve yetiştirilmelerinin planlanması, öncelikle ele alınması gereken temel konudur.
Ancak kurumsallaşmayı, kurallaşmak olarak algılamamak gerekir. Kurumsallaşma çalışmalarında, sistem oluşturmak maksadıyla gereğinden fazla kural koymak, çalışanları memurlaştırarak,inisiyatiflerini yok edip, yaratıcılıklarını öldürebilir. Böylesi bir anlayışta, yaygın sorumluluk anlayışı ile yönetime katılım azalır ve bir süre sonra oluşan bürokrasi sistemin önüne geçer. Kamuda çok sık rastlanan bu yeni durum, kuruluşlarda statükocu bir yapının oluşması ile gelişmenin önündeki en önemli engel olarak karşımıza çıkar.
Bu nedenle; Kurumsallaşma çalışmalarında; sürekli gelişim ve yenileşme için ayrı bir mekanizma oluşturmak gerekir. Profesyoneller ve aile üyelerinin beraber çalışma düzeni oluşturulurken, iki temel organ oluşturulması sık başvurulan bir yöntemdir. Bir çalışma grubu cari işlemleri yönetirken, diğer grup ARGE ve geleceğe yönelik işlemlere ağırlık vermelidir.
Kurumsallaşma çalışmaları içinde yer alan önemli diğer bir faaliyet alanı ise Değişim Yönetimidir (Change management). Ancak genel kanının aksine, işe değişimle başlayanlar genellikle hayal kırıklığı ile karşılaşırlar. İşe iletişimle başlamak ve önemsiz bir konumda çalışan bir bireyi dahi belli bir sistem içinde söz sahibi yapmak, kurum kültürü oluşumunda çok büyük mesafeler kat edilmesine imkan sağlar. Bu yaklaşım tarzı, bir yanda çalışma verimi ile firmaya aidiyet ve sahiplenme duygusunu yükseltirken, diğer yanda sistem veya işletmeye ait ihtiyaç veya aksaklıkların daha doğru tespit edilmesini sağlar.
Krizler fırsatları da beraberinde getirir. Sağlam ve dayanıklı bir yönetim yapısı ile sonraki kuşaklara devredilebilecek kurumsal bir anlayış, sürekli ve planlı büyümenin ilk koşullarıdır. Sanayileşmeyi kimlik edinmiş Gaziantep başta olmak üzere, öncelikle Anadolu kentlerinde faaliyet gösteren kuruluşların, mevcut kriz ortamında, kurumsallaşma yönünde atacakları her adım, geleceğe yapacakları önemli bir yatırım olacaktır.
|