ÖNYARGILARDAN KURTULMAK
Önyargılar, İş yaşamında insanların birbirlerini doğru algılanmasını ve anlamasını zorlaştırır, olumsuz zihinsel tutumlara ve sorun yaratan davranışlara yol açar. Önyargılı tutum ve sonucundaki ayırımcı davranışlar organizasyonlarda iş verimliliğinin ve iş tatminin düşmesine, ilişkilerin gerginleşmesine, çatışmaların artmasına neden olur.
Önyargı, belirli bir gruba ait bir insan hakkında gerçekte o kişinin karakteristiği olmamasına karşın yakıştırılan bir nitelik, yapılan bir değerlendirme ya da peşin verilen bir hükümdür. Çoğu iş ortamlarında; kadınlar, gençler, yaşlılar, belirli meslek üyeleri, belirli okulların mezunları, belirli yörelerin insanları, azınlıklar, engelliler, dinsel ya da cinsel tercihleri farklı olanlar salt bu özellikleri nedeniyle önyargılı bir şekilde etiketlendirilmektedirler. Bu etiketler onlar hakkında farklı bir dilin kullanılmasına, ayırımcılığa ve dışlamaya kadar varan sonuçlar doğurmaktadır.
Önyargıların oluşması, çocukluğa hatta üç-dört yaşlarına kadar geriye gittiğinden ve çok çeşitli kaynaklardan beslendiğinden ortadan kaldırılması kolay değildir. Ancak, olanaksız da değildir. En azından, önemli ölçüde azaltılabilir ve sorun yaratmayacak bir düzeye indirilebilir.
Önyargıların anlamsızlığının ve olumsuz sonuçlarının farkında olan kişilerin ve özellikle yöneticilerin kendilerini ve organizasyonlarını bu önyargılardan kurtarmak için en azından deneyebilecekleri üç yol bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, insanlar arasındaki temasları yoğunlaştırmak, ikincisi önyargıları unutmak ve unutturmaktır. Üçüncü yol ise önyargıları reddeden kurumsal politika ve prosedürlerin uygulamaya konulmasıdır.
Gruplar arası temasların önyargıları ve ayırımcılığı azaltacağı düşünülebilir, ancak bu temasların uygun bir şekilde gerçekleşmesi gerekir. Farklı grupların fanatikleri arasındaki kavga veya bir azınlık mensubunu evde hizmetli olarak çalıştırmak uygun bir temas türü değildir. Önyargıları ortadan kaldıracak ya da en azından azaltacak en etkili temas türünün ne olacağını belirlemek kritik bir karardır. Temasa geçenlerin aynı statüde bulunması ya da önyargıdan olumsuz etkilenen grubun temsilcisinin daha yüksek statüde olması daha doğru olacaktır. Temasın iyi, sıcak ve samimi bir ortamda gerçekleşmesi ve tarafların birlikte katkıda bulunması durumunda başarılı sonuç alabilecekleri bir aktiviteyle uğraşmalarının sağlanması etkili bir temas anlamına gelmektedir.
Önyargıları unutmak ve unutturmak, bilinçli bir karar ve çaba gerektirir. Bunun için bir kişinin herşeyden önce kendi önyargılarının nedenlerini anlaması gerekir. Çoğunluğu çocukluktan gelen önyargılarının niteliğini anlayan bir kişi yetişkin ve olgun insan olma sürecinde daha az önyargılı olmayı öğrenebilir. Ancak, çoğu zaman bir kişinin bilgilerini ve alışkanlıklarını unutması yenilerini öğrenmesinden daha zor olmaktadır.
Stereotiplemenin aşırı bir genelleme olduğunun farkına varmak ve her insanı ayrı bir birey olarak kabul etmek önyargıları azaltacaktır. Ayrıca, farklı gruplardan insanların sosyal etkileşimleri sırasındaki ince ayrıntıların anlamı hakkında doğrudan eğitim alan insanlar, önyargılarından önemli ölçüde kurtulacaklar ve başkalarının davranışlarını daha doğru yorumlayacaklardır.
Önyargıları reddeden kurumsal politika ve prosedürler ise organizasyonlarda işe alma, seçme, yerleştirme, eğitim, kariyer planlama, performans değerlendirme, ücretlendirme ve ödüllendirme, terfi, sosyal haklar ve imkanlar ve benzeri konulardaki uygulamalarda hiç bir şekilde ayırımcılık yapılmamasını sağlayacaktır. Yazılı ya da yazılı olmayan kurum kültürü unsurları, doğru oluşturuldukları takdirde, belirli kişilere ya da gruplara gerçekte sahip olmadıkları özellikler nedeniyle öncelik verilmesini ya da onların dışlanmasını önleyecektir. Bina girişleri, otopark, yemek salonları ve çalışma ortamlarının tasarımı, kutlama törenleri, eğitim olanakları, yetkilerin ve ödüllerin dağıtımı ayırımcılığı değil, önyargılardan kurtulmayı sağlayacak şekilde gerçekleştirilebilir. Bu uygulamaların doğrudan bilinçlendirme ve bilgilendirme eğitimleriyle de desteklenmesi gerekir.
Önyargılı düşüncelerin ve algılamaların başkaları hakkındaki tutumumuzu ve onlara karşı davranışlarımızı olumsuz etkilediğini, bizi stereotipleme, etiketleme ve ayırımcılığın tehlikelerine açık hale getirdiğini bilmemiz gerekir. Etrafımızdaki dünyayı ve insanları doğru anlamak için önyargılarımızdan, yanlış algılamalarımızdan ve bazı deneyimlerden kaynaklanan saplantılarımızdan kurtulmamız gerektiğini ve bunun için de bilinçli bir çaba göstermek zorunda olduğumuzu unutmayalım. |