Hüseyin BOZKURT
Yeminli Mali Müşavir
huseyinbozkurt@firatymm.com
EĞİTİM Mİ? ASALET Mİ?
Yıllardır hep
tartışır dururuz, insanların yetiştirilmesinde eğitim mi önemli, öğretim mi
önemli yoksa başka şeyler mi daha önemli diye. Bunlardan biri de asalettir.
Öncelikle bu kavramları kısaca incelemekte fayda var. Eğitimin içinde bir parça
öğretim de vardır. Öğretim, belli bir amaca göre gereken bilgileri bir kişiye
verme, kılavuzluk etmedir. Eğitim ise; çocuk ve gençlerin toplum yaşayışında
yerlerini almaları için gereken bilgi, beceri ve anlayışları elde etmeleri için
yardım ve terbiye etmek olarak
açıklanabilir. Bir örnek vermek gerekirse; bir genci bir sınava hazırlamak veya
bir plana dayalı bir yığın konuları bir kişiye vermek ve ona, o konuları
öğrenirken yardım ve kılavuzluk yapmak öğretim işidir. Ama bir gence, toplum
içindeki ilişkilerini düzenleyici bilgi ve anlayışların verilmesi ve terbiye edilmesi
eğitimdir.
Terbiye etmekten
kasıt toplumsal değerlerin doğru ve yanlışlarının öğretilmesi, yanlışların ceza
ve sonuçlarının öğretilmesi ve yerine göre ceza verilmesi bile eğitimin bir
parçasıdır. Öğretim sadece insanlara verilirken, eğitim insanların yanında
hayvanlara da verilen bir olgudur. Bir köpeğin uyuşturucuyu bulması için aldığı
eğitim gibi. Bazı hayvanlara oynama ve belli hareketleri yapma eğitimi gibi.
Eskiden ayılar oynatılırdı.
İnsan yetiştirmede eğitim çok önemlidir.
Eğitimli insanlar ve toplumlar her zaman ileri gitmişlerdir. Yaşadığımız
sorunların büyük çoğunluğu da eğitimsizliğimizden kaynaklanmaktadır. Her şeyi
eğitimle öğretir, değiştirebilir ve yönlendirebiliriz. Eğitimle birçok beceriyi
kazandırabiliriz. Bir kişi ya da hayvana onun alabildiği kadar eğitim
verebilir, bir şeyler öğretebiliriz. Alma kapasitesi dolduğunda eğitme işi
durur.
Bir de insanın
doğuştan gelen genetik özellikler, aileden gelen özellikler, kişi ve hayvanın
hamurunda ve ruhunda olan değişmez karakter ve değişmesi çok zor olan şeyler
vardır. Bunları değiştirmek zordur. Bu özellikleri ise genellikle asalet olarak
açıklarız. Soydan gelen genellikle güzel özelliklerdir bunlar. Asil insan, asil
hayvan, asil kadın gibi sözlerle açıklarız. Eğitim ile bu tür özellikler
sonradan öğretilmesi zordur. Bu özellikler kişi ve hayvanın ruhunda,
genetiğinde vardır. Sonradan monte etmek zordur. Ama bu özelliğin olması
eğitimin işe yaramadığı anlamına gelmez. Sonradan öğrenilmesi mümkün olan
hususları, mutlaka eğitim yoluyla alırız. Bu açıdan eğitimin rolü yadsınamaz ve
eğitim de şarttır. Ama eğitilmiş bir kişi veya hayvan da asalet dediğimiz
özelliklerde birlikte varsa daha güzel olur. Hangisi daha önemlidir derseniz,
bunu günlerce ve binlerce örnek ile tartışabilirsiniz. Eğitim çok önemlidir ve
şarttır. Ama eğitimin yetersiz kaldığı yerlerde asalet boşluğu doldurur. Ama
asıl olan insan ve hayvanın eğitimidir. Bu önemlidir ama eğitimin aciz kaldığı
durumlar da vardır. Ama bu durum eğitimi daha az önemli kılmaz. Sadece, bazen
asaletin önemli olduğu durumlar da olabilmektedir. İşte size bir örnek:
“Vaktiyle bir padişah
ve veziri varmış. Bu padişah ile vezir, bir konu üzerinde ateşli ateşli
tartışmışlar.
Padişah; eğitim önemli derken, vezir; eğitim önemli ama asalet daha önemli
demiş. Padişah, vezire hiç olmadığı kadar kızıp, ülkenin dört yanına haber
salmış. Ülkesinde ne kadar iyi eğitmen varsa hepsini sarayına çağırmış.
Her birine neler yapabileceğini sırayla sorup öğrenmiş. İçlerinden birisi şöyle
demiş; bir kediye kahve servisi yaptırabilirim. Bu konu padişahın çok hoşuna
gitmiş ve eğitmene hemen işe başlamasını söylemiş.
Altı ay gibi bir zaman içerisinde eğitmen, kediyi kahve taşır konuma getirmiş.
Olay ülke çapında çabuk duyulmuş. Padişah, kendi haklılığını ortaya koymak için
bütün ahaliyi gösteriye çağırmış. Ve şehir meydanına padişahın tahtı taşınıp
gösteri başlamış.
Eğitmen, kendi eliyle pişirdiği kahveyi tepsiye koyup kedinin eline vermiş.
Padişaha kahve servisi yapmasını söylemiş. Kedi tepsiyi alıp yolu yarıladığında
vezir, cebinde sakladığı bir fareyi yavaşça salıvermiş.
İşte o an olanlar olmuş… Kedi kahve tepsisini padişahın yüzüne fırlatıp farenin
ardına düşmüş. Padişahla eğitmen kedinin ardından bakıp kalırken vezir; asalet!
asalet! asalet!
diye bağırmış”.
Bilgi, teknoloji ve
iletişimin düşük olduğu yıllarda halkımız asaleti daha ön plana çıkarmıştır.
Mesela eskiden falanca ailenin kızı deyip ailedeki bilinen asalete güvenilerek
kızın şahsi özellikleri dikkate alınmadan gelin olarak istenilirdi. Veya akıllı
bir atın yavrusu da asil olur diye tercih edilirdi. Bu asalette gerçek payı da
vardır. O ailenin değer yargılarını bilen genç kız da o ailenin şanına sıkıntı
getirecek davranışlardan sakınırdı. Ya da genetiğinde o özellikleri taşırdı.
Asil at, asil köpek sahibine zarar vermediği gibi sahibine yardımcı da olur.
Sahibine bir şey olsa yanından ayrılmaz.
Son olarak eğitimli olmak
için azami çabayı harcayalım ancak asaleti de elden bırakmayalım diyerek, iyi
bir hafta diliyorum.
|