Hüseyin BOZKURT
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği
Gaziantep Şube Bşk. Yrd.
DUT AĞACI BİR İHRACAT KAYNAĞI OLABİLİR
Dut ağacı deyince köylerimizde yada şehir evlerinde avlularda, caddelerimizde gölgesinden ve meyvesinden faydalanmak üzere diktiğimiz ve hiçbir bakım yapmadan sadece ilk yıl su vererek yetiştirdiğimiz bir ağaç aklımıza gelir. Ama her nedense kentlerde köylerde bahçelerimize birkaç tane dikeriz. Meyveli bir ağaç olarak görmeyiz. Dut bahçelerimiz yoktur. Ama atalarımızdan beri bilinen ve var olan geleneksel bir ağaç türümüzdür. Son yıllarda şehirlerde caddeleri kirlettiği için dibine baltalar vurularak yok edilen dut ağacının faydaları saymakla bitmez.
Ama dutun faydaları bilindikçe önümüzdeki yıllarda bir endüstriyel bitki ,bir ihracat kaynağı, bir şifa kaynağı olduğunu hep birlikte göreceğiz.
Anavatanının Çin olduğu söylenen dut ağacı Hindistan, Pakistan, Türkiye gibi ülkelerde zahmetsiz yetişen bir ağaç. Çin’de tıpta çok yaygın kullanılan dut ağacının;kök kabuğu, yaprağı, gövdesi,meyvesi çeşitli rahatsızlıklara iyi geldiği söylenir.
Dut şurubunun ağızdaki pamukçuğa, ses kısıklığına, faranjite iyi geldiği, kök kabuklarının idrar söktürücü, şeker düşürücü, kalp yetmezliği, solunum güçlüğüne, öksürüğe iyi geldiği,dutun kan yapıcı, adale ve kemikleri kuvvetlendirici, saç kırlaşmasını ve dökülmesini önleyici, kolestrol düşürücü olduğu, kalsiyum, demir, B1, B2 ve C vitamini yönünden zengin olduğu için kanseri önleyici madde içerdiği, dut pekmezinin kansızlığa ve mide ağrılarına karşı iyi geldiği,dut yaprağının kan şekerini düşürücü, böbrek rahatsızlığına iyi geldiği,ipek böcekçiliği yetişiriciliğine yaradığı, yapraklarından sağlıklı bir bitkisel çay elde edileceği, yaprak sarmasının leziz bir yemek olduğu, ayrıca yapraklarının hayvan yemi olarak ta kaliteli bir yem hammaddesi olduğu,dut ağacının gövdesinden en iyi sazların yapıldığı, ayrıca gövdesinden en sağlam direkler elde edildiği ve köylerimizde yüz yıldan fazla dayanan yük taşıma özelliğine sahip olduğu, kerestesinin de dayanıklı olduğu, bilinmektedir.
Dünyada meyvesi pek bilinmez ya da yenmez dutun. Daha çok yaprakları ve kök kabukları kullanılır. Ama ülkemizde; daha çok meyvesi kullanılır. Pestilinden şurubuna, kurusundan pekmezine, tatlısından rakısına, sirkesinden reçeline,votkasından kavurgasına bir çok şekilde tüketiriz dutu.
Sulak yerleri ve taban araziyi seven dut ağacı bakım istemeyen ata yadigarı bir ağaç ise de biz ona hep hor bakmış, değer vermemişizdir.
Saz olup dile gelmiş, türkülerimize ve kültürümüze girip bizle yaşamış dut ağacının fark edilmesiyle; gelecekte çok fayda sağlayacağımız bir endüstri bitkisini yeniden keşfetmiş ve ihracat ürünlerini ve potansiyelini de yaratmış olacağız.
Güneydoğu Anadolu Bölgemizde Gaziantep, K.Maraş,Adıyaman başta olmak üzere diğer illerimizde de dutun çeşitli türleri vardır. Ama bir dut türü var ki Gazaintep’te “ urumu dut” denen siyah dutun şerbeti, reçeli bir harikadır. Yaz aylarında seyyar satıcıların arabalarını süsleyen, kendine has sunuş şekli olan urumu dut şurubu çok faydalı bir içecektir.
Bölgemiz başta olmak üzere; Türk çiftçisinin bu ağacı yetiştirmesi için bilgilendirilmesi ve Avrupa’da bilinmeyen dutun doğru tanıtılması halinde önemli bir ihracat potansiyeli sağlanacağı kuşkusuzdur. Çiftçilerimiz için ise kolay yetiştirilecek ama gelir getirecek bir bitki olacaktır. Biraz toplanma ve saklama koşulları öğrenildiğinde organik tarıma elverişli kolay bir doğal yiyecek ve diğer ürünler elde edilecektir. Zira hiçbir tarım ilacı gerektirmez ve kullanılmaz.
Bu bitkiyi dut bahçeleri şeklinde dikmemiz gerek. Tarım İl Müdürlüklerinin fide dağıtarak bu ağacın yaygınlaşmasını teşvik etmesi gerekir. Dünya çok keşfetmeden biz geliştirelim dutu. Sulak yerlerimize dut ağaçları dikelim.
Dut ile ilgili Erzincan İli Kemaliye (Egin) İlçesinde bir dut paneli düzenlenmiştir. Bunu belirtmeden geçemeyeceğim. Paneli dut ve dut ağacı adına bir hatırlama günü kabul ediyor ve yetkilileri kutluyorum.
Türkiye Tabiatını Koruma Derneğinin bu ata yadigarı bitkimizi geliştirmek için çaba sarf ettiğini de belirtmek isterim. |