29 Mart 2024 Cuma
 
 
Site İçi Arama  
 
 Mail List  
Gelişme ve gücellemelerden haberdar olmak istiyorsanız Mail Listimize Katılın!..
Katıl Çıkart

YAŞANMAMIŞ HAYATLAR

Hüseyin BOZKURT
Eğer sizinde bir yaşanmamış hayatınız varsa hemen şimdi gözlerinizi kapatın ve onu çok kısada olsa kalbiniz de yaşayın. Ama açtığınızda gözlerinizi; sarılın dört elle hayatınıza, sarılın tüm kalbinizle sevdiklerinize ve asla bırakmayın uğrunda nefes

                 YAŞANMAMIŞ HAYATLAR

 

 

 

                      Dünya’ya gelişimizle bizi bekleyen bir yaşam öyküsü vardır. Bu öyküleri; renkli-renksiz, sesli-sessiz, müşfik-acımasız, umduğumuz- bulduğumuz, sıcak-soğuk, kaliteli-kalitesiz gibi ifade ederiz. Kimimiz iyi tarafından kimimiz ise kötü tarafından yaşarız hayatı. İyi ya da kötü herkesin bir yaşamı var sonuçta…

                      Yaşadıklarımızın bir kısmı şans ya da şanssızlık olarak da çıksa karşımıza esas olan  düşüncelerimiz, çalışmalarımız, farkındalıklarımız ve becerebildiklerimiz kadardır yaşadıklarımız. Yaşamımızı dış faktörler de etkiler. İstediğimiz hayatı yaşamak sadece bizim elimizde değildir. Herkesin hayatında yaşayamadıkları şeyler de vardır mutlaka.  Hayat iki bölümden oluşur; yaşadıklarımız ve yaşamadıklarımız.

 

                       Yaşamadıklarımızı da iki ayrımda incelemek mümkün. Birincisi farkında olup ve isteyip de ortamın ve şartların müsait olmaması nedeniyle yaşanamayanlar, diğeri de farkında olmadığımız için yaşayamadıklarımızdır.

                       Farkında olmadığımız için yaşayamadıklarımız, farkına varıncaya kadar bize pek acı yaşatmazlar. Eğer zaman geçtikten sonra fark ediyorsak o zaman da acı çekeriz. Keşke erken fark etseydik diye sızlanırız. Ama artık çok geçtir..! Hayatı yakaladığımız yerden yaşamalıyız geç fark etsek bile… Zira her yaşın bir yaşam şekli vardır. Yaşam her yaşta vardır ve güzeldir yakalayabilene. Önemli olan kaliteli yaşamaktır. Hayat yaşayabildiklerimiz kadardır.  Ne kadar yaşarsak kârdır. Yaşamadıklarımız ise kayıp. Öyle ise yaşanması gerektiğine inandıklarımızı şartlar elverdikçe hemen yaşamalıyız.

                       Ortam ve şartlarımızın elvermediği için yaşayamadığımız hayatlar vardır. Bunların farkında olsak da; imkansızlık ve ulaşılmazlıklar yüzünden yaşanmaz bu hayat kesiti. Çoğu kez farkındayız; ama elimizden bir şey gelmez. Çözümü biliriz belki; ama  engelleniriz bazı güçler tarafından. Bu güç ya toplum baskısıdır, ya töre ya da kader olarak karşımıza çıkar.

                        Anasız babasız bir çocuk düşünün bu kişi de hayatını yaşıyor aynı yaştaki anne ve babasının yanında her türlü imkana sahip çocuklar da hayatını yaşıyor. Başta anne-baba sevgisini yaşayamıyor. Sıcak bir yuvası yok,sokaklarda kalıyor,mendil satıyor, hediye alanı yok, yırtık ve eski elbiselerle dolaşıyor ve yaşamı da perişan. Bu çocuğunda diğer çocuklar gibi anne ve baba sevgisi hakkı yok mu ? Bisiklete binme hakkı yok mu? Sıcak bir yatakta yatmayı hak etmiyor mu? Bu çocuğun yaşayamadığı şeyler var. Netice de yaşanmamış hayatlar söz konusudur…

 

                       Şunu çok duyarız bazı kişilerden: Ben çocukluğumu, gençliğimi yaşayamadım. Bu kişi ya ailenin büyüğüdür ya da iş bilenidir. Kendinden küçüklerin hepsinin yükünü taşır. Kendi gençliğini yaşamaz. Farkına bile varmaz gençlik yıllarının nasıl geçtiğinin. Bazen kardeşlerini okutur, onları evlendirir ve kendi yaşamını erteler hep. Bir müddet sonra hayatın yaşanmamış bölmesinde alacaklar çoğalır ama tahsili zor alacaklardır bunlar. Bazıları imkansızlaşmıştır. Bazı devirler geçmiştir yani yaşanmamış hayatlar çoğalmıştır.

 

                        Birde hayatın cilvesi gereği bazı kişiler istediği hayatı yaşayamazlar. Ya imkansızı sevmiştir ya da istemediği bir evlilik yapmıştır kişi artık geri dönememektedir. Sevmese de; bir yanda evlilik, çoluk çocuk diğer yanda sevdiği ama kavuşamayacağı bir insan. Sevgi başka bir şey. Kopmak, ayrılmak ya da bitirmek imkansız gibi. Ama istediğine de gidemez. Duygu, mantık, çevre, kariyer, toplum baskısı vb. değerler arasında yok olur gider. Acılar, göz yaşları ,umutsuzluk kırıla gider. Birde aldatma diye bir damga yer.  Aslında yoktur aldatma diye bir şey belki de bir başkaldırıdır yaşanmamış hayatlara …Ve belki de yaşanmamış bir hayatın intikamıdır hayattan… Belki aşkı yeniden aramak  veya aşkı yakalamaktır. Gizli yaşanan bir hayat da diyebiliriz aldatmanın diğer adına. Bir an dünyayı sorunsuz yaşamayı göze alma becerisidir. Sahi aşklar olmasaydı, kim şiirler yazardı sevgiliye?

                Herkesin yaşanmamış bir öyküsü vardır; kimi aşk, kimi iş, kimi aile ve kimi arkadaşlarıyla iletişim kuramaz ve daha baştan yenik başlamaştır belki de…

                 Ve insanoğlu yaşamadığını bilemez. Okumayan okumayı, çalışmayan çalışmayı ve sevmeyen sevmeyi nereden bilebilir ki? Uzaktan bakar durur. Taki eline bir kitap geçene, bir iş sahibi olana ve aşktan nasibini alana kadar… Velhasıl en acısı ise; yaşamayanın, yaşamadığını bilememesidir.

              Yüreklerimizde yaşanmamış bir hayatlar olduğunu düşünüyorum... Bazen bir volkan gibi coşar bedenimizden, bazen sel olur akar gözlerimizden, bazen kalemimizden dökülür boş bir sayfaya, kimi zaman da tüm nefretleri, tüm hüzünleri içinde gizleyen bir tebessüm olur yüzümüzde.. Üstü kabuk bağlamış bir yara gibidir, içiniz bir parça sızladığında kanar o yara... Ama hiç kapanmaz.

              Bazen bir başaramama korkusunun doğal sonucudur yaşanmamış hayatlar. Ya da ömürleri yaşanmamış hayatlardan oluşan insanlar korkakların ta kendisidir. Başaramama korkusu insanı yaşamaktan alıkoyar. Kararsız, içi acaba ve keşkelerle dolu, özgüvensiz insanların yaşanmamış hayatları daha çoktur.

              Kullandığımız ampulü bulan Edison’un 1000 den fazla deney yaptığı söylenir. Ama bir deneyi başarılı olmuştur. Edison korksaydı ya da usanıp bıraksaydı ampulu bulamayacaktı. Hatta bir gün yardımcısı bir deney yine boşa gidince “Yaptığımız bin deney boşa gitti” demiş. Edison ise “Hayır,boşa gitmedi. Biz bu işin nasıl yapılamayacağının bin yolunu öğrendik” demiş.  

               Edison örneğinde görüldüğü üzere; başarmak için; önce hayal etmek, hayal ettiğiniz şeye inanıp yapmaya karar vermek ,planlamak ve yapmak gerek. Sahi yaşamak da öyle değil mi?  Ampulü bulmaktan daha mı zor acaba? Bence hayatı yaşamak için bir şeyleri de göze almak gerek, ne dersiniz ?

                 Hayat bir şiir gibdir, yazmak ve okumak lazım ki, o zaman anlam kazansın yaşama ve sevgiye yazılmış şiirler…

                Şairin dediği gibi;


Yalnızlığında boğulanlar hayatın,

Hasır altı edilmiş düşlerin altında

Hunharca döktün dişlerini geçmişin

Kalıp da bekleyemez miydin hayat.

 

Sıralanır artılar ve eksiler yolunda
Artan bir eksiler ve artılar yumağıdır hayat
Muzır kedinin pençesinde yer yer yuvarlanır ama
Biter kedinin ölümüyle yaşanmamış hayatlar…

 

              Eğer sizinde bir yaşanmamış hayatınız varsa hemen şimdi gözlerinizi kapatın ve onu çok kısada olsa kalbiniz de yaşayın. Ama açtığınızda gözlerinizi; sarılın dört elle hayatınıza, sarılın tüm kalbinizle sevdiklerinize ve asla bırakmayın uğrunda nefes aldığınız hiç bir şeyi... Mutluluk paylaşmak, paylaşmak ise yaşamdır. İyi ve kaliteli yaşamlar…

Bu Haber 210508 Defa Okunmuştur...
Bu Yazı İçin Yapılan Yorumlar
Yazınız genel olarak yine çok hoş..es geçilmemesi gereken bir konuda düşündürüyor.. "Yaşam her yaşta vardır ve güzeldir yakalayabilene. " diyerek yine umut aşılıyor ve , tüm birikiminizle çaresiz ruhlara yol gösteriyorsunuz.. gerçekten de sebebi ne olursa olsun yaşanmamışlıkların o an kendimiz için anlamını iyi biçmeli ve o saatte yakalanabileceklere odaklanarak -en azından onları da kaçırmayarak- hayatı yakalamalıyız.. ancak "Aslında yoktur aldatma diye bir şey belki de bir başkaldırıdır yaşanmamış hayatlara …Ve belki de yaşanmamış bir hayatın intikamıdır hayattan… Belki aşkı yeniden aramak veya aşkı yakalamaktır. Gizli yaşanan bir hayat da diyebiliriz aldatmanın diğer adına. Bir an dünyayı sorunsuz yaşamayı göze alma becerisidir. " yorumunuza katılmıyorum..Bu tarifta işaretedilen aldatma olsa olsa KAÇIŞTIR!..eğer aldatmada bedeli 3. bir şahsa (eşine -sana umut bağlamış birine ) ödetmeden ; yaşanmamışlıklarının peşine düşebiliyor; bedeli sen ödüyorsan ; tercihini yapıp peşinden gidebiliyorsan amenna ..zaten o zaman adı aldatma olmaz!.. ama hem onu hem onu ( örneğin ; hem düzenli bir ev yaşantısı hem yeni bir aşk) istiyor ve gizlilik/yalan kaideleriyle böyle yaşıyorsa insan bilmeli ki ASIL ALDATTIĞI KENDİSİDİR!..tüm yaşamını bir yalana çevirmeye boyun eğecek kadar yaşamını savunamayan bir zavalladır gözümde! sakın yanlış anlaşılmasın aşklara karşı değilim ; bedelini ödemeye hazır olunan herşeye saygım sonsuz!
"ömürleri yaşanmamış hayatlardan oluşan insanlar korkakların ta kendisidir. Başaramama korkusu insanı yaşamaktan alıkoyar."demişsiniz yazınızda. ama yaşanmamış hayatların sebebi başaramama korkusu değil hiç bir zaman. şimdilerde mahalle baskısı diyorlarya, işte öyle birşey bu! Ben bu yazınızı kendi gözlüğümle okudum belki. Okurken yaşadım sanki yaşayamadıklarımı. Ama olamaz asla olamayacak şeylerdi bunlar. Sizce ben korkak mıyım? Bence hayır... İnsanlar toplumun önerdiğini sevmek zorunda, çevrenin önerdiği yerlere gitmek zorunda, patronların önerdiği partilere oy vermek zorunda... Hal böyleyken sizin önerdiğiniz cesareti göstermek çok daha zor diyorum. Bırakalım insanlar hayatlarını böyle mutluluk oyunu oynayarak , sözde mutlu olarak geçirsinler. Cesaretlendirip te kendilerini süyükten itmeyelim derim. Yazınız çok ince düşünülmüş ve her kesime hitap etmektedir.Çok başarılı bir çalışma. Tebrikler...
Masumiyet...Çoğu özel kişiye verilmiş bir armağandır İnsanın içindeki iyilik ve vicdanıyla orantılı olan masumiyeti,yaşama sevincinin büyüklüğü daha da sonsuzlaştıkça yokolup gidiyor. Şimdi hangimiz masumuz?Hangimiz temiziz ve bunun muhakemesini verecek insan kim? Bilemiyorum ama...Sanıyorum vicdan rengindedir masumiyet...Düşünce renginde.Akıp giden yaşanmamış hayatların rengindedir.Peki sütten çıkmış ak kaşık renginde midir? Hayır..Belki de yaşayan ama yine de içindeki iyiliği kaybetmemiş kimseye zarar vermek istemeyen o saf beyazlıktır.Huzura ulaşabilmektir herşeyin en sonunda... Yattığın yatakta bi o tarafa bi diğer tarafa dönebilmektir yaşadıklarınla. Tüüm bunlar olup bittiğinde bir gün eğer hatırlayabilirsen,söyle hangi renktir masumiyet.
Yaşayamadığımız hayatların gölgesinde ve zamanın inatla sıkışmıs saatlerinin arasında kalan küçücük saniyelerin sızmış hayatlarıdır aslında yaşayamadıklarımız,yazılmamış yazılar , gönderilmemiş mektuplar,okuyamadığımız şarkılar ve bir dakika öncesinde söylemediğimiz sözler v.s.. hayatlarımızın birer yansımalarıdır.yazınızda bana yarım kalmış yaşayamadığım kasvetli hikayeleri hatırlattı,erken davranmak dileğiyle....
yazınız çok güzel olmuş bütün yazılarınız öyle zaten çok iyi bir konuya değinmişsiniz. "hayattan yakınanlar ondan olmayacak şeyler isteyenlerdir" hayat zor ama bunun üstesinden gelmek lazımdır.
TÜM YORUMLAR
Topam 7 Yorum Yapılmıştır...

 

 

BU YAZARA AİT DİĞER YAZILAR
Şirket yöneticilerine maaş
YENİ TTK'da CEZALAR
Poğaça, Kdv Oranları Ve Vergi Bilinci
DEĞER VERMEK
GÜLMEK
5N 1K
PERDE PİLAVI
ŞİRKETLERDE ARŞİV ve DOSYALAMA
''ÖZLEMEK''
Yönetimde muhasebenin önemi
Eğitim mi Asalet mi?
GİTMEK
KAPI
AFFETMEK
CARİ HESAP
TOPLARA DİKKAT !...
DOSTLUK
KEŞKE
Aile şirketlerinde sorunlara çözümler
NEDEN ANONİM ŞİRKET?
Tel : 0 342 220 49 00 ( 3 hat ) Fax : 0 342 220 50 71
Degirmiçem Mahallesi 14 Nolu Sokak No : 8 Kat : 4 / 12 27090 GAZIANTEP e-mail : info@firatymm.com
 
Bu Site Cemrenet İnternet Hizmetleri Tarafından Yapılmıştir.