Hüseyin BOZKURT Yeminli Mali Müşavir huseyinbozkurt@firatymm.com
ÜÇÜ BİR ARADA...!
Her hafta mali konuları yazarak sizleri sıkmadığımı umuyorum. Ama bu gün “MALİ PORTAL” dan sizlere meslek dışı bir konuda sesleneceğim.
Evet, üçü bir arada deyince; birkaç yıl önce çok uluslu sermayenin liderlerinden Nestle’ nin bulduğu; kahve, süttozu ve şeker karışımından oluşan, hazır,sempatik ve pratik kahve paketçiği akla gelmektedir. En azından, bu kavramı bununla tanıdık. Kolaylığı ve şeker sorunu olmayanların alışarak kullandığı, değişmez tat haline gelen bir içecek oldu. Bazı kimselerde de bağımlılık yapacak derecede tembel içeceği.
Buna benzer kavramlarımız Anadolu’da da var ama çok uluslu olamadığı için bir biz biliyoruz. Mesela, beşi bir yerde altın takısı gibi. Amacımız üçü beşi tartışmak değil tabi ki. İnsan için olması gereken üç özellikten bahsedeceğiz. Bu kavramlar zeka, akıl ve sevgidir. Bu kavramların üçüne birden sahip olan kişiler de hem çok uluslu olabilirler, hem de bağımlılık yaparlar.
Önce, bu kavramları kısaca açıklamak ve özelliklerini irdelemek gerekiyor. Bunları irdelemeliyiz ki; bu özelliklere sahip kişileri daha iyi tanıyıp, ona göre davranalım. Onlarla daha iyi iletişim kuralım. Bu tür çalışanlarımız ve yöneticilerimizi daha iyi kontrol edebilelim. Ona göre sorumluluk ve yetki verelim.
ZEKA
Zeka yada zeki insan demek; karşısına çıkan problemlere hızlı bir şekilde çözüm üretebilen, kıvrak, atak,hızlı yorum yapabilen, üretken insan demektir. Her zeki olan başarılı olamaz. Her başarılı da zeki değildir. Düşünme, algılama, yargılama, akıl yürütme ve sonuç çıkarma yeteneklerine zeka ya da zihin gücü denir. İyi bir zekaya sahip olmak tek başına yeterli değildir. İsabetli ve doğru düşünce veya yargı ancak akılla mümkün olur. Zeki insanın düşüncelerinin doğru olabilmesi bazı prensiplere ihtiyaç duyar. Akıl bu prensipleri idare eder. Bu durumda her zeki insan akıllı değildir. Tek başına zekilik çok hata yaptırır. Bir hata büyük düşünceleri, planları ve projeleri felakete dönüştürebilir.
Napolyon’un zeka yüklü askeri planları ve zaferleri herkes tarafından bilinir. Ama akılsız hareketlerinden ötürü, Suriye’den nasıl kaçtığı da tarihlerde yazılıdır.
Avrupa’da bugünkü modern kimyanın babası denilen Fransız Lavoisier de öyle yanlış şeyler söyledi ki, uzmanı olduğu kimya ilmine yaptığı zarar, hizmetlerini aşmaktadır. Hepimiz çevremizdeki zeki bilinen insanları incelediğimizde hepsinin büyük hatalar yaptığını görebiliriz.
Zeka,genel olarak 12-13 yaşına kadar gelişir ve bu gelişim 20 yaşına kadar sürer ve ardından sabit kalır. Yani 20 yaş sonrası dumur (körelmek) süreci başlangıcıdır.
Kafamızı bir araba olarak düşünürsek, zeka bu arabanın hız yapabilme yetisidir. Bu arada var olması başlı başına yeterli değildir, mutlaka kullanılması gerekir ki bu da doğru yerde doğru zamanda kullanılması anlamına gelir. Doğru yerde ve doğru zamanda kullanılmazsa zeki insanların başı dertten kurtulmaz. Çevrelerinde pek dostları olmaz. Kırıcı olduklarından dost edinemezler. Bu nedenle de kendine güvenleri olmadığı gibi kimseye de güvenmezler. Sonucu düşünmeyi beklemezler. Sağlama yapmazlar. Bu nedenle dayanma güçleri zayıftır. Zeki insanlar, duygusal ve hassas yapılıdırlar. Ama bu kişiler biraz akıllı iseler bu olumsuzluklar tersine dönüp, bu kişileri çok güçlü kılar.
AKIL
Akıl ise; düşünme yetisidir. İyiyi kötüden, yanlışı doğrudan, sıcağı soğuktan ayırabilme özelliğidir, tabi ki basit açıklaması bu. İrdeleyen, araştıran, sonucu düşünerek yorum yapan ve test eden anlayışın tamamına akıl denir. Akıllı insan sonuç odaklı düşünür.
Zeka ve akıl bir yere kadar iç içedir. Akıl yürüyen ve devamlılığı olan bir şeydir ama zeka sonuçtur. Zeki olanlar kısa vadeli düşündüklerinden, menfaatlerini ön plana alırlar ama gizlerler.
Akıl; zaten insan olmanı gerektirdiği, bizi hayvanlardan ayıran tek özellik. Onun için hepimiz akıllıyız diyebiliriz.
Ama zekanın çeşitleri ve ölçülebilir kriterleri olduğu için herkes eşit ölçüde zekidir demek saflık olur. Ayrıca, matematik zekalı insanlar olduğu gibi, hayat için sosyal zeka sahibi olmak daha önemlidir. Zekiler, analizi çok ve çabuk yaparlar. Akıl ve zekayı ayırmak gerekir. Akıl; insanın öğrenme,tanıma,muhakeme etme yetisi,zeka;insanın düşünme,akıl yürütme,yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tamamıdır.yani zeka aklı da içine almaktadır. Zekanın az olması olumsuzken çok olması da olumsuz sonuçlar doğurabilir.ikisinin de eş olması gerekir düşünüyorum
Albert Einstein,bildiğiniz gibi dünyanın en zeki insanlarından biriydi. Normal insanlar beyninin %5 ya da % 10’nu kullanırken, Einstein %72 sini kullandığı söylenir. Hazır Einstein den bahsetmişken onun zeki ve akıllı hikayelerinden birini sizlerle paylaşmak istiyorum. Einstein pratik zekaya sahiptir. İşte size pratik zekaya ait bir kıssadan hisse.
“Zamanın birinde Einstein,Avrupa’nın çeşitli kentlerinde bir dizi konferans vermek için yollara düşmüş.Arabasına atlamış ve o şehirden bu şehire koşturup durmuş.Her gittiği şehirde büyük bir ilgi ile karşılanmış ve büyük alkış almış.Son konferans vereceği şehre doğru yola çıkmış.
Şoförü demiş ki; 'Sevgili patronum sen her şehirde üç aşağı beş yukarı aynı şeyleri anlatıyorsun.O kadar ki;ben bile ezberledim artık anlattıklarınızı.Çıkıp ben bile konferans verebilirim artık'.
Einstein;'peki o zaman gideceğimiz bu son şehirde beni kimse tanımaz. Yer değişelim ve konferansı sen ver' demiş.Olurdu olmazdı derken yer değişmişler.Kente vardıklarında büyük bir kalabalık tarafından ilgi ve coşkuyla karşılaşmışlar.Ve konferans saati gelip çatmış.Einstein(yani şoförü) çıkmış kürsüye ve tam iki saat boyunca çatır çatır aynen Einstein gibi mükemmel bir konferans vermiş. Konferans bitmiş,alkış kıyamet kırıla gitmiş.
Şoför kürsüden inmiş ve etrafını pek çok genç hayranı çevirmiş. Kimi tebrik ediyor,kimi elini sıkmaya çalışıyor filan.İçlerinden genç bir öğrenci Einstein’e (şoföre) acayip bir denklem sormuş ve;'hocam sizce bunun sonucu ne olur' demiş.Hemen yakınlarında gelişmeleri izleyen Einstein bıyık altından gülmeye başlamış.Şoför kendisine soru soran gencin sırtına elini koymuş ve;'sen hangi üniversitedensin?' diye sormuş.Genç;'filanca üniversitede tıp öğrenimi görüyorum hocam' demiş.Şoför;'belli ki parlak bir öğrencisin,ama bu sorunun cevabını bilmemiş olmana şaşırdım.Bak şimdi bu soruyu ben şoförüme sorsam o bile bunun cevabını bilir' demiş ve ardından Einstein’i çağırmış yanına. Şimdi sor bakalım aynı soruyu şoförüme demiş .Genç soruyu tekrar sormuş. Einstein takır takır sorunun cevabını vermiş. Çevredekiler şaşkınlık içerisinde olayı izlerken, şoför;'hadi artık yola düşme vaktidir' deyip, Einstein’i de yanına alarak arabasına binip gitmiş”
Zekilik genetik değildir. Zeka problem çöze çöze geliştirilir. İşinde iyi olanlar, kendine çok soru sorulanlar da zeki sayılırlar.
“Bir insanın zeki olduğu verdiği cevaplardan değil, sorduğu sorulardan anlaşılır.' (De Levis)
'Zekasını inkar edenin büyük bir zekası var demektir.'(Lessing)
'Parlak zeka, insanı bütün nimetlere kavuşturmaz.(.J.Jack Rousseau)
Sadece zeki olan insanların olumsuz yönleri..!
Süper zeki insanlara hiçbir zaman güven olmaz çünkü kafasında 40 tilki gezer de kuyruklar çarpışmaz misali. Her an sizi satabilir. Akıllı insanlar ise sürekli bize bir şeyler katarlar ve dolaylı olarak fayda sağlarlar. Akıllı ve az zeki insan yalnız kendini değil diğer insanları da önemser. Akılsız ve zeki insan parazit gibidir. Aklını, başkalarından yararlanmak için kullanır.
Süper zeki ama aklı az bir insan zekasını gereği gibi kullanamaz. Süper akıllı ama zekası az bir insan zekasını üst düzeyde sergiler.
Az akıllı ve süper zeki insan kendi düşüncelerinin kölesi oluyor. Hükmetme hırsı ile yaşıyor. Süper akıllı az zeki insan ise diğer insanlara da değer veren, kendisi ve diğer insanlar üzerinde yoğunlaşan insandır. (Doç.Dr.Nasip Demirkuş- Ders Notlarından www.biyolojiegitim.yyu.edu.tr/ders )
Bu özellikler her ne kadar bilimsel kanıtlanmışsa da istisnalarının olabileceğini düşünür ve savunurum.Ayrıca yukarıdaki yorum akılını hiç kullanmayanlara yönelik bir özellik olduğunu düşünüyorum. Çok zeki olup da aklını da bir miktar katan nice başarılı insan tanıyoruz. Ama bu kişilerde zekilik ön plana çıktığından akıllı oldukları bazen fark edilmez bile.
Ayrıca, kendi görüşüme göre zeki insanlar olmasaydı bu kadar ince fikri kim yaratacaktı. Sadece akıllı insanlar bu kadar şeyi üretebilecekler miydi. Bunu da göz ardı etmemek lazım. Ayrıca, nice şeyler üretmiş başarılar kazanmış “ ismi unutulan insanlar” bulunmaktadır. Ya da “ismi unutulacak insanlar”. Bu kişiler olmasaydı, bu gün faydalandığımız bir çok şey olmayacaktı. Tüm bunları onlara borçluyuz belki. Ama her zaman akıl tarafından kontrol edilen zeka iyidir. Zira kontrolsüz güç, güç değildir.
SEVGİ
Yüreğinde sevgi olmayan kimse çok zeki de olsa, çok akıllı da olsa hiç önemi yoktur. Sevgi koşulsuz sunulması gereken bir olgudur.
Kişi her şeye önce kendinden başlamalı, ama severken karşıdan başlamalıdır. Çünkü sevgi karşıya duyulur. Sevgiyi önce biz vermeliyiz.
Diğer yandan sevgiyi her şeyimize katmalıyız. İşimize, aşımıza, arkadaşımıza, ailemize, dostlarımıza, çevreye, hayvanlara karşı sevgi göstermeliyiz. Yapacağımız şeyi seversek, yapmamız kolay olur. Başarımız yüksek olur.
Gerek zeki, gerekse akıllı insanlar yaptıkları işlere sevgilerini katmıyorlarsa, her zaman olumlu şey yapmış sayılmazlar. Ama sevgi ile yapılan her şey olumludur. Anne çocuğunu sevmeseydi, yıllarca ona katlanır mıydı. İnsanlar birbirini sevmeseydi günlerce, aylarca ve yıllarca yollarını gözlerler miydi ? İnsanlar işini sevmese gece geç saatlere kadar çalışırlar mıydı ? İnsan çok zeki yada çok akıllı olmasa da işini severek çalışanlarında başarılı olduğu gözlemlenmektedir. Diğer iki özellikle birlikte olursa daha iyi bir sonuç çıkar.
İşte, bir insanda; zeka,akıl ve sevgi üçü bir arada olursa;o kişi çok tatlı olur. O kişi çok bağımlılık yapar. O kişi çok başarılı olur. O kişi herkes tarafından sevilir ve sayılır. O kişi herkese faydalı olur. O kişi çok uluslu bir kimlik kazanır. İnsan olarak zekamızı ve sevgimizi geliştirmek elimizde. Aklımızı da kullanmak kısmen de olsa elimizde. Bu nitelikleri bir araya getirmek imkansız değil ama uğraş gerektirir. Özellikle zekamızın fazlalığını kendimizi kontrol ederek olumsuz sonuçlara neden olmayalım. Bizi esir almasına izin vermeyelim. Daima yanına akıl ve sevgimizi de koyalım. Bu özelliklere tek tek haiz üç kişiyi bir araya getirdiğinizde maalesef bir kişi etmiyor. Yani takım olmuyor. Çünkü, herkes ayrı telden çalıyor. Üç özelliğin bir kişide olması gerekiyor. Herkese, üçü bir arada yaşam dolu günler dileğiyle…
|