28 Mart 2024 Perşembe
 
 
Site İçi Arama  
 
 Mail List  
Gelişme ve gücellemelerden haberdar olmak istiyorsanız Mail Listimize Katılın!..
Katıl Çıkart

VAZGEÇMEK

Hüseyin BOZKURT
Vazgeçen; 'ben vazgeçtim', bu benim kararım avuntusu ile kendini alıştırmaya çalışırken, karşının aldığı ani bir kabullenme kararıyla gelen artçı şokla vazgeçilen olmuştur.

Hüseyin BOZKURT
Yeminli Mali Müşavir
huseyinbozkurt@firatymm.com

                    VAZGEÇMEK

                    Vazgeçmek; bazen bir tercihin sonucudur, bazen de yeni bir kararın ta kendisi. Neden, nasıl, niçin vazgeçilir? Vazgeçmek hayatımızı nasıl etkiler? Nelerden vazgeçeriz? Bu sorulara cevap arayacağız birlikte. Eminim herkesin hayatında çok önemli bir yer tutuyor vazgeçmek. Hepimiz bir şeylerden vazgeçmişizdir. Bir yolculuğa çıkmaktan, bir elbiseyi almaktan, sigarayı içmekten, bir hakkımızdan, bir sevdadan, bir ortaklıktan vazgeçmiş olabiliriz. Vazgeçmek, kelime anlamıyla; bir hakkımızı istemez olmak, bir karardan caymak ve öteden beri yapmakta olduğumuz bir şeyi yapmamak olarak açıklanabilir. Vazgeçme, hangi sebeple olursa olsun mutlaka bir karar sonucu oluşan harekettir.                  

                    Bu eylemin içinde genellikle; bir vazgeçen, birde vazgeçilen vardır. Vazgeçme her zaman karşılıklı değildir. Bir taraf vazgeçer ama diğer taraf o konudan vazgeçmemiştir.

                    Bazı vazgeçme işlemi ise tek taraflıdır. Bir alacaktan, bir yolculuğa çıkmaktan vazgeçmek gibi. Bu tür durumlarda; genellikle kişi bir karar verir ve uygular. Karşı taraf bu karardan olumlu etkilendiği gibi olayda karşı taraf da olmayabilir. Kişi alacağından vazgeçerse karşı taraf borçludur, aksine sevinecektir. Belki alacağından vazgeçende isteyerek yaptıysa, o da sevinecektir. Bu tür vazgeçme fiillerinde, karşılıklı etkileşim ve üzüntü söz konusu olmayabilir.
                     İki tarafı olan vazgeçmelerde; tarafların ikisi de aynı anda vazgeçebildikleri gibi, biri vazgeçerken diğeri vazgeçmeyip o durumu sürdürmeye devam edebilir. Bir gün gelir o kişi de vazgeçebilir. Bu tür vazgeçmeler özellikle gönül ilişkilerinde ortaya çıkar. Taraflardan biri ilişkiden vazgeçer, diğeri istemeyebilir. İşte bu durumlarda ilişkilerde ve duygularımızda sıkıntılar yaşarız. Bu tür vazgeçişler her iki taraf için de kolay olmaz. Derin etkiler ve gelgitler yaşatır insana. Ama yinede vazgeçilir.
                     Vazgeçmeye karar veren kişi karşısındaki kişinin her şeyinden vazgeçmiş sayılır. Bunu göze alamamışsa gelgit yaşayacaktır. Genellikle gönül ilişkilerinde vazgeçiş çok yaşanır. Bunun sebebi de bazen zorluklar, zorunluluklar ve çaresizlikler, bazen de şartlardır. Kimi zaman tatminsizlikler, bir tarafın çekilmez ve dengesiz hareketleri sebep olur. Bu durumda, ne yaparsan yap olmaz, sende vazgeçersin istemeyerek de olsa. Bazen de gücümüz kalmadığında, kabullendiğimizde, sıkıldığımızda vazgeçeriz.  

                     Vazgeçmenin kararı her zaman isteyerek alınmaz. Bu durum ise taraflara büyük acılar yaşatır. Mecburen ayrılık ve vazgeçişler kötüdür. Hele derinlemesine yaşanmışlıklar, güzel paylaşımlardan sonra çok ürkütücü gelir. Kararı veren siz olsanız bile sıkıntı yaşatır insana.

                     Bazı kişiler ilişkilerinde yüzeysel yaşarlar. Bunlar için vazgeçiş sıradan bir olaydır. Bu kişiler; genellikle duygusal derinliklerini kuramamış, yanlış kişilerle iletişim kurmuş ya da şartları uyumsuz olan kişilerdir.

                    Limandan limana dolaşan gemi gibi devamlı giriş çıkış yapanlar için vazgeçiş kısa sürede atlatılan sıradan bir sorun olurken, ruhunun derinliklerinde ilişki yaşayan kişilerde çok zordur. Zor da olsa bu kişiler de olayı kabullendiklerinde kolayca vazgeçebilirler. Bu tür kişilikler, başkalarının kararına aldırmayıp kendileri olabiliyorlarsa, karşılıksız olarak insanları sevebilen kişiliğe sahiplerse, tüm derinliklerine rağmen  pozitif enerjileri sayesinde her şeyden vazgeçerek hasarsız bir şekilde atlatabilirler.

                 Hiçbir ilişki sonsuz değildir. Şartlar, iletişim kopuklukları, hayattan beklentiler, özentiler, düşkünlükler ve çabuk sıkılma ve benzeri sebepler bazı kişilere sık sık vazgeçiş yaşatır. Belli limanlara girip girip çıkarlar. Hatta enerjilerini bu giriş çıkışlardan elde ederler. Bir çeşit yenilenme ve dibe vurma yaşayarak sıçrama yaptıklarına inanırlar. Bu tutum ise ruhlarında yırtıkların oluşmasına sebep olur ve hayat korkuları hep artar. Hayatlarında hep boşluk oluşuverir. Bunu yenemezler. Belki de bu korkudur devamlı vazgeçişleri yaşatan. Bazıları ise yaşamlarda iz bırakmayı severler. Aslında bu iz onların ruhunda da kötü etkiler yaratır.  Ama esas sebep şartların uyumsuzluğu ve zorunluluklar ise vazgeçiş kaçınılmazdır. Süreç dolmuştur tıpkı kelebeğin öyküsü gibi

                
İyi kalpli yalnız adam bir gün bir koza bulur. Kozanın içinde küçük bir tırtıl vardır. Adam çok sever bu tırtılı. Onunla tüm yalnızlığını, tüm sevgisini paylaşır.
Gel zaman git zaman tırtıl büyür, güzel bir kelebek olur. Adam kelebeğine hayran, bırakamaz onu bir türlü. Aslında kelebeğin aklında dağlar, kırlar, çiçekler vardır da kıyamaz bir türlü adama ve sevgisine, yalnız bırakamaz onu. Üç günlük ömrünü sevildiği ve sevdiği yerde geçirmeye hazırdır. Ama adam bilir ki 'Sevmek bazen vazgeçmeyi de bilmektir.' Kelebeğine son kez bakar ve onu salıverir özgürlüğüne, kırlarına, çiçeklerine doğru...
Kelebek mutlu olmasına mutludur ama hiçbir meltem, hiçbir çiçek yaprağı adamın avucunun sıcaklığını vermez.
Kelebeğin aklında adamın sıcaklığı, o çiçek senin bu çiçek benim dolaşır saatlerce... Adam ise bir kelebeğe sevdalıdır, bakıp durur boşluğa.
Kelebekse hâlâ konacak sıcak bir avuç aramakta!

Böylece kelebek şunu anlar;

'Bazen ait olduğumuz yer orasıdır; sıcak bir avuçtur biliriz. Ama o yerin bize ait olma ihtimali bir hiçtir.'
Böylece adam şunu anlar:

'Hiçbir sevdayı yalnızca sevgiyle yaşatamazsınız.' O günden sonra kelebek, adama duyduğu özlemi gömecek bir dağ aramaya başlar. Ama gücü tükenene dek arayıp da bulamayınca anlar ki 'Hiçbir dağ bir özlemi gömebileceğimiz kadar büyük değildir.”
Adam ise artık sevdasını koyar avuçlarına, kelebeğinin yerine.. gitmek gerekiyorsa gitmelidir, gitmek gerektiğinde kalmaktır yanlış olan diyerek vazgeçer kelebeğinden…”

                  Kelebeğin öyküsü çok anlamlı ve o kadar açık ki; imkansızlıkları ve şartları anlatmaya yeter, artar bile. Vazgeçişlerle oluşturulan “biz” kalıpları çöker gider. Vazgeçen “biz”den kendisini çıkarmıştır, sadece “o” kalmıştır. Kişiler ise vazgeçen ve vazgeçilen olarak iki kutup olurlar. Aylar ve yıllarca yüklenilen güzel değerler, yaşanmışlıklar, paylaşımlar ve derinlikler yok olmuştur. Paylaşım bitmiştir. En sevdikleri ve en değer verdikleri şeyleri bile yıkarlar. Olan o güzelliklere olur. Tam yazıyı yazarken izlediğim TV dizisinde bir vazgeçiş sahnesi geliyor ekrana, gizli sözleşmeler yırtılıyor, araba anahtarı atılıyor, umutlar yok ediliyor… Ve bu vazgeçişlerden kimlerinin umutları yeşeriyor… Kimleri harekete geçiriyor… Kimlerinin işine yarıyor… Hepsini görüyorsunuz. Canlı canlı görerek yazıyorum. Yaşanmış güzellikler; keşkelerde, pişmanlıklarda, yalnız kaldığınızda hatırlanan ve belki özeleştiri yapacağınız anılar olarak kalıyor hatıralarda…

                  Gidip dönmemek, geri bakmamak, hayata başka yerlerden başlama göze alınmıştır vazgeçen açısından. Bıraktığı boşluklar da cabası. Taraflar, unutmak için zamanı ve haklılıklarını kullanırlar genellikle. Bazen ayrılığın zorluğu, özlemler geçici geri dönüşleri ve kararsızlıkları da yaşatır. Ama ilk buluşmada, karşının ilgisizliği ya da haklılıkları karşısında kişi bunun yanlışlığını anlar ve gurur yapıp devam der.  Zaten taraflar için testi kırılmıştır su tutmaz artık. Ne garip değil mi? Aylarca güzelliklerle kurulan birliktelik yıkılmıştır. Kim bilir umut belki daha iyiye daha güzele doğru…!

                   Zaman içinde taraflar da yer değiştirirler. Vazgeçen;'ben vazgeçtim', bu benim kararım avuntusu ile kendini alıştırmaya çalışırken, karşının aldığı ani bir kabullenme kararıyla gelen artçı şokla vazgeçilen olmuştur. Sonuç olarak tarafların, umursamazlık ve umarsızlıklar içinde “anı”larıdır, yanlarında kalan… Eğer bu anılar güzel ve kaliteli ise; sızıları ve keşkeleri ile yaşar giderler. Kararlar net verilmişse ve yapılacak bir şey kalmamışsa; kişiyi sakın unutmaya çalışmayın. Aksi takdirde daha çok acı duyarsınız. Karşınızdakini varsa hatalarını affettiğinizde ve tüm iletişiminizi sağlayan şeyleri yok ettiğinizde onu kafanızda tutmamış ve sıradan bir kişi haline dönüştürmüş olursunuz. Aksi takdirde kendi hayatınızı sıkıntıya sokarsınız.

                   Vazgeçişlerde taraflar birbirini yıpratmamış ve kötü şeyler yaşamamışlarsa dost kalmak isteği de oluşur. Ama bu tür ayrılıklarda ara ara görüşerek ayrılmak nasıl olur gören ve duyan yok. Zaten işin ruhuna aykırıdır, dost kalmak. Ama yine de taraflar iyi niyetle isterler. Bu tür durumlarda dostluk; karşındakine zarar vermemek, rahatsız etmemek ve çok zor durumlarında el uzatabilecek hissini taşıyabilmektir. Gitmek ve aynı zamanda kalmak imkansızdır.
                    Atilla İLHAN bir şiirinde; ayrılıkların sevdaya dahil olduğunu belirttiği üzere; vazgeçişlerde sevgilerin, birlikteliklerin bir parçasıdır. Kabullenilmesi gerekir. Tüm ilişkiler bir gün bitmektedir. Ya bir vazgeçişle ya da ölümle… İlişkiler başlarken ayrılığa da yürekten bir parça ayrılmasında ve kabullenilmesinde fayda var. Vazgeçiş ve ayrılıklar da ölüm kadar hayatın gerçeğidir. Sonuç olarak bizi biz yapan; duygularımıza, düşüncelerimize ve vücudumuza hâkim ve saygılı olursak her sorunu kolayca atlatırız.

                    Unutulmamalıdır ki; iletişim ve ilişkiler hayatı daha mutlu kılmak için yaşanır. Hayatımızda acılar, ruhumuzda yırtıklar oluşturmak için değil. İlişkileri yürütmenin sırrı ise insanları karşılıksız sevmekten ve bunu göstermekten geçer. Kişi daima kendisi olmaya çalışırsa, bu ilişkiden ne istediğini kendine baştan sorarsa, sevgi ve paylaşımların karşılıklı özverilerden oluştuğunu unutmazsa ve değerlendirmelerinde yaşanan iyi şeyleri alt alta toplayarak düşünülürse daima boşluklardan, ruhsal yırtıklardan ve ayrılıklardan uzak yaşar. Ve diyorum ki; “başarı çalışmak, hayat paylaşmaktır.” En güzel paylaşımlar sizlerin olsun…

Bu Haber 210545 Defa Okunmuştur...
Bu Yazı İçin Yapılan Yorumlar
Özdemir ASAF "Bir anda herşeyden vazgecip gitmek kolaydır nasılsa; ama marifet değil. Aşk gitmekten vazgecip sevmektir aslında" diyerek bir anda vazgeçip gitmenin bir marifet olmadığını, giderken birden bire gidilmemesi gerektiğini, ani gidenin sevgisinden şüphe edileceğini belirtmiştir
Hayat bir çarkın dişlisi gibi hep bir şeylere başlanıp ve bitiriliyor. Birşeyleri elde edip sonrasında vaz geçiyor veya vazgeçmek zorunda kalıyorsunuz. Bu yazıyı okuduğum zaman aklıma ilk gelen insanın bazı durum karşısında kendinden vazgeçmesi oldu..Bu en zor bir vazgeçiş aslında...
her ne kadar bu yazı yeni yayınlanmış olsa da , 2008 yılında burada kaleme döktüklerinizi sizden dinlemiştim.. bir terazi düşünün ki ; bir kefede vazgeçtiğinizde kaybedecekleriniz diğer kefede ise kazançlarınız.....
Her vazgeçiş yeni bir başlangıçtır aslında.Koşullar şartlar insanları farklı yerlere getirebiliyor. Vazgeçmek çözüm oluyor.Önemli olan arkada bırakılan degerler ve bu degerlere gülümseyerek bakabilmektir
TÜM YORUMLAR
Topam 4 Yorum Yapılmıştır...

 

 

BU YAZARA AİT DİĞER YAZILAR
Şirket yöneticilerine maaş
YENİ TTK'da CEZALAR
Poğaça, Kdv Oranları Ve Vergi Bilinci
DEĞER VERMEK
GÜLMEK
5N 1K
PERDE PİLAVI
ŞİRKETLERDE ARŞİV ve DOSYALAMA
''ÖZLEMEK''
Yönetimde muhasebenin önemi
Eğitim mi Asalet mi?
GİTMEK
KAPI
AFFETMEK
CARİ HESAP
TOPLARA DİKKAT !...
KEŞKE
DOSTLUK
Aile şirketlerinde sorunlara çözümler
NEDEN ANONİM ŞİRKET?
Tel : 0 342 220 49 00 ( 3 hat ) Fax : 0 342 220 50 71
Degirmiçem Mahallesi 14 Nolu Sokak No : 8 Kat : 4 / 12 27090 GAZIANTEP e-mail : info@firatymm.com
 
Bu Site Cemrenet İnternet Hizmetleri Tarafından Yapılmıştir.