Hüseyin BOZKURT
Yeminli Mali Müşavir
huseyinbozkurt@firatymm.com
YALNIZLIK
İlk duyulduğunda olumsuz bir his yükleyen yalnızlık, kimine göre bazen bir ihtiyaç, kimine göre çekilmez bir sorun geceler boyu. Yalnızlığın fiziki, psikolojik, duygusal boyutları vardır.
Yalnızlığa, kimsesizlik, ıssızlık, tenhalık, kimse bulunmaması, yalnız olma hali ya da bir kişi ve nesnenin bağlı olduğu coşkudan kopup ayrılması gibi anlamlar yüklemek mümkün.
İnsan yaşamının amacı, mutlu bir hayat sürmektir. İnsan mutluluğunu engelleyen öğelerden biri de yalnızlıktır. Bu açıdan bakıldığında, kişinin yalnızlıkla mücadele ederek onu yenmesi ve mutluluktan ödün vermemesi gerekir. Amacımız konunun tıbbi ya da psikolojik açılımını yapmak değil. Bu konuda bir yetkinliğe de sahip değiliz. Amacımız, yaşamda gördüğümüz, duyduğumuz birkaç olayı ve tecrübeyi paylaşarak, kendini yalnız hissedenlere aslında yalnız olmadıklarını hatırlatmak, düşündürmek ve hissetmelerine katkıda bulunmak.
Yalnızlığı, bir rahatsızlık ya da bir olumsuzluk olarak yaşayanlar olduğu gibi, iş yoğunluklarından dolayı, arayıp da bulamayanlar da var. Yani kimisi için bir problem, bir kesim için ise, bir ihtiyaç. Bazen her insan önemli bir karar vermek için birkaç saat ya da birkaç gün yalnızlığı seçer. Sağlıklı düşünmek, kendi eksiklerini görmek, kendi öz benliğine dönmek için, aranan bir olgudur da yalnızlık. Bu iyi tarafını, önemli bir karar arifesinde iseniz ya da işinizden bunaldıysanız her zaman kullanabilirsiniz. Birkaç gün yalnız kalmak iyi gelir. Yalnızlık, tercihiniz ise dünyanın en güzel şeyi, zorunluluk ise çekilmez bir sızı, sıkıntı ve rahatsızlıktır.
Bu arada yalnızlığı, yalnız kalma ve yalnız olma olarak ikiye ayırmak mümkün. Bir kişinin ailesinden ayrı kalması yalnız kalmaya örnektir. Yalnız olmada ise bazı duygu, düşünce ve fikirlerde yalnız olma söz konusudur. Bir kişinin sevgisinin karşılıksız kalması gibi. Paylaşılmayan tek şey yalnızlık olsa gerek. Zira paylaşılırsa yalnızlık olmaz.
Yoğunlaşacağımız konu ise olumsuz yalnızlıklar. Bu durum, genellikle bir kişinin ailesi, yakını olmadığı ya da onlarla fazla iç içe olamadığı yaşlılık günlerinde yalnız kalması ile ortaya çıkar. Bundan 40-50 yıl önce feodal bir toplum iken, insanlar köylerimizde ya da küçük olan kentlerimizde, bir evde doğar, büyür ve ömrünü geçirirdi. Ama sanayi toplumu olmaya başlamamızla ata-erkil yaşam; maddi zorluklardan, kültürel aşınmalardan ve diğer nedenlerden dolayı yok oldu. Eskiden dede ve ninelerimiz bizimle yaşardı. Ama şimdi baba ve annelerimizden bile ayrı yaşamaktayız. Yaşlılarımız bütün varlığımıza ve gücümüze rağmen bir apartman dairesinde yalnızlığa mahkum edebilmekteyiz. Akraba evliliklerinin yok olması, şehir ve apartman yaşamının zorluğu, ihtiyaçların ve sorunların çoğalmasının belki de getirdiği doğal bir çözüm olarak da çıkıyor karşımıza. Evde huzursuzluğa yol açmamak için, hem dede ve ninenin, hem de oğulları ve kızlarının kabullendiği bir ara çözüm. Dede-nene sağ ise çok yalnızlıktan bahsetmek mümkün değil.Ama dede veya nine tek ise yalnızlık çok kötü. Maddi durumu iyi olan ailelerde, bir bakıcı tutularak, bu yalnızlık giderilmeye çalışılmakta ise de esasen aile ortamına özlem ve ruhsal yalnızlık devam etmektedir. Sadece yaşlılar değil, orta yaştaki insanlar, hiç evlenmemiş kişiler, boşanmış tek yaşayan kişiler de yalnız olabilirler.
Tabi ki, sadece yaşlılar, ailesi olmayanlar değil yalnızlığı yaşayanlar. Bir ailesi, çoluğu, çocuğu, eşi olup da yalnızlığı yaşayanlarda var. Ya da bir ailesi olup da gönül boşluğundan, kendini yalnız hissedenlerde….
Esasen, günümüzde özellikle genç kızların ilerleyen yaşlarında, evli hanımların boşandıklarında, yalnız kalma ve yaşama duyguları büyük bir psikolojik sorun ve yıkım olarak çıkıyor. Bunu erkeklerde de görmek mümkün. Bunlara, evli olsa dahi karşılıklı iletişimsizlikten dolayı yalnızlık yaşayanları da katarsak, toplumda çok büyük bir kesimin yalnızlık yaşadığını kabul etmek gerek. Tabi ki en zor ve psikolojik etki yaratan kısım yuva kurmakta geciken ve yuvası bozulan kişilerin yalnızlığı. Bu tür yalnızlıklar yaşanan olumlu ve olumsuz aşk, sevgi, ayrılıklarla da birleşince çok külfetli ve zor bir yaşama dönüşür. Ayrıca yaşadığınız yöre de önemli. Bir çok ilimizde, bir hanım için yalnız yaşama hakkı vermez adeta sistem.
Yalnız olma durumlarında uykusuzluk, olumsuz düşüncelere kapılma, umutsuzluk, hayal kırıklığı, olmayan sabahlar, bitmeyen geceler, hüzün, sıkıntı, ince bir sızıdır yüreklerde. Yalnızlık bir yaradır, tedavi edemezsin, bakarsın göremezsin, dinlersin duyamazsın, uzanırsın dokunamazsın, etrafındaki gerçekleri görmemezlikten gelirsin, bir yerden sonra alışkanlık olur, şiirler yazdırır, bir çift görseniz ah çekip kovuğunuza çekilirsiniz.. Cemal Süreyya’ya yalnızlığı sormuşlar: “Bir ovanın düz oluşu gibi bir şey” demiş. Yalnızlık, bazen beraber yaşamadığımız yoldaş, bazen aşkın kendisi, bazen ayrılık, bazen alışamadığımız şey, yenilgimiz, korkularımız, çaresizliğimiz, hüznümüz ve bazen vazgeçilmezimiz oluverir.
Aslında her şey yavaş yavaş başlar, yalnızlığa giden yolda. İlk olarak yakınınızdaki birilerinin davranışlarına kızarak gelişir. Sonra ortamınızdan sıkılırsınız. Sonra birden her şey berraklığını yitirir, bulanıklaşır. Ve içinde bulunduğunuz durumdan, sıkılmaya, acı duymaya başlarsınız. . Türkü ve şarkılar mutluluktan çok, hüzün vermeye başlar. Başlangıçta her şey lehinize iken, süratli ve akıcı bir şekilde her şey anlamını yitirince içinde bulunduğunuz boşluk ise acı olduğu kadar ani, keskin ve kalıcı bir iz bırakır. Ve bir de bakarsınız ki eski benliğinizden eser kalmamış. Yılgın, yorgun, yıpranmış ve yalnızsınız. Aldous HUXLEY der ki; “Vücut bulmuş her ruh yalnızlığa mahkumdur”
Görüldüğü gibi süreç iyiden kötüye doğru gidiyor. Bir günde, bir anda olmuyor hiçbir şey. Öncelikle pozitif bir kişilik geliştirmeliyiz. Her olumsuz olayı bir fırsat gibi görüp hatalarımızı gidermeliyiz. Yalnız kalmamızda bizim suçumuz yok mu, onu arayıp bulmalıyız. Gününde ve zamanında tedbir alırsak sanıyorum kötü gidişi durdurmak mümkün ve hatta iyileştirmek mümkün genellikle. Her şeye rağmen yalnızlıkla baş başa kalmış olabiliriz. İnsanın yalnızlığını giderecek öyle projeler var ki. Bazen çözümün, odaklandığımız bir sorun ya da kişide olduğunu görürüz. Dönüp başka bir yere veya şeye baksak bir çok fırsatı da görmüş olacağız. Her şey aklımızda biter. Bu tür durumlarda aklımızı kullanalım. Kendimizi işimize ve kariyerimize, sosyal projelere ve kendimizi kişisel olarak geliştirmeye yönlendirerek yalnızlığımızı giderebiliriz. Hiç yalnız olmadığınızı anlayacaksınız. Bir sporla, bir sosyal faaliyetle, bir kurs ve sanatsal etkinlikle hemen başlamak gerek. Başka dünyalara çıkıp, yeniden kendimizi bulabiliriz. Hemen şimdi deyip başlamak gerek. Nereden mi? Dertli müzikleri dinlemekten vaz geçerek, bir müddet tanıdıklardan ve çevrenizden uzaklaşın. Çevre değiştirin. Artık yalnız olmadığınızı göreceksiniz. İnandığınız çözümlerle birliktesiniz eğer başladıysanız… Denemesi ücretsizdir. Huzurlu ve mutlu birliktelikler dileğiyle….
|