26 Nisan 2024 Cuma
 
 
Site İçi Arama  
 
 Mail List  
Gelişme ve gücellemelerden haberdar olmak istiyorsanız Mail Listimize Katılın!..
Katıl Çıkart

YALNIZLIK

Hüseyin BOZKURT
Türkü ve şarkılar mutluluktan çok, hüzün vermeye başlar. Başlangıçta her şey lehinize iken, süratli ve akıcı bir şekilde her şey anlamını yitirince içinde bulunduğunuz boşluk ise acı olduğu kadar ani, keskin ve kalıcı bir iz bırakır.

Hüseyin BOZKURT

Yeminli Mali Müşavir

huseyinbozkurt@firatymm.com

 

 

 

                                                             YALNIZLIK

 

                    İlk duyulduğunda olumsuz bir his yükleyen yalnızlık, kimine göre bazen bir ihtiyaç, kimine göre çekilmez bir sorun geceler boyu. Yalnızlığın fiziki, psikolojik, duygusal boyutları vardır.

                    Yalnızlığa, kimsesizlik, ıssızlık, tenhalık, kimse bulunmaması, yalnız olma hali ya da bir kişi ve nesnenin bağlı olduğu coşkudan kopup ayrılması gibi anlamlar yüklemek mümkün.

                    İnsan yaşamının amacı, mutlu bir hayat sürmektir. İnsan mutluluğunu engelleyen öğelerden biri de yalnızlıktır. Bu açıdan bakıldığında, kişinin yalnızlıkla mücadele ederek onu yenmesi ve mutluluktan ödün vermemesi gerekir. Amacımız konunun tıbbi ya da psikolojik açılımını yapmak değil. Bu konuda bir yetkinliğe de sahip değiliz. Amacımız, yaşamda gördüğümüz, duyduğumuz birkaç olayı ve tecrübeyi paylaşarak, kendini yalnız hissedenlere aslında yalnız olmadıklarını hatırlatmak, düşündürmek ve hissetmelerine katkıda bulunmak.

                    Yalnızlığı, bir rahatsızlık ya da bir olumsuzluk olarak yaşayanlar olduğu gibi, iş yoğunluklarından dolayı, arayıp da bulamayanlar da var. Yani kimisi için bir problem, bir kesim için ise, bir ihtiyaç. Bazen her insan önemli bir karar vermek için birkaç saat ya da birkaç gün yalnızlığı seçer. Sağlıklı düşünmek, kendi eksiklerini görmek, kendi öz benliğine dönmek için, aranan bir olgudur da yalnızlık. Bu iyi tarafını, önemli bir karar arifesinde iseniz ya da işinizden bunaldıysanız her zaman kullanabilirsiniz. Birkaç gün yalnız kalmak iyi gelir. Yalnızlık, tercihiniz ise dünyanın en güzel şeyi, zorunluluk ise çekilmez bir sızı, sıkıntı ve rahatsızlıktır.

                     Bu arada yalnızlığı, yalnız kalma ve yalnız olma olarak ikiye ayırmak mümkün. Bir kişinin ailesinden ayrı kalması yalnız kalmaya örnektir. Yalnız olmada ise bazı duygu, düşünce ve fikirlerde yalnız olma söz konusudur. Bir kişinin sevgisinin karşılıksız kalması gibi. Paylaşılmayan tek şey yalnızlık olsa gerek. Zira paylaşılırsa yalnızlık olmaz.

                     Yoğunlaşacağımız konu ise olumsuz yalnızlıklar. Bu durum, genellikle bir kişinin ailesi, yakını olmadığı ya da onlarla fazla iç içe olamadığı yaşlılık günlerinde yalnız kalması ile ortaya çıkar. Bundan 40-50 yıl önce feodal bir toplum iken, insanlar köylerimizde ya da küçük olan kentlerimizde, bir evde doğar, büyür ve ömrünü geçirirdi. Ama sanayi toplumu olmaya başlamamızla ata-erkil yaşam; maddi zorluklardan, kültürel aşınmalardan ve diğer nedenlerden dolayı yok oldu. Eskiden dede ve ninelerimiz bizimle yaşardı. Ama şimdi baba ve annelerimizden bile ayrı yaşamaktayız. Yaşlılarımız bütün varlığımıza ve gücümüze rağmen bir apartman dairesinde yalnızlığa mahkum edebilmekteyiz.
                    Akraba evliliklerinin yok olması, şehir ve apartman yaşamının zorluğu, ihtiyaçların ve sorunların çoğalmasının belki de getirdiği doğal bir çözüm olarak da çıkıyor karşımıza.  Evde huzursuzluğa yol açmamak için, hem dede ve ninenin, hem de oğulları ve kızlarının kabullendiği bir ara çözüm. Dede-nene sağ ise çok yalnızlıktan bahsetmek mümkün değil.Ama dede veya nine tek ise yalnızlık çok kötü. Maddi durumu iyi olan ailelerde, bir bakıcı tutularak, bu yalnızlık giderilmeye çalışılmakta ise de esasen aile ortamına özlem ve ruhsal yalnızlık devam etmektedir. Sadece yaşlılar değil, orta yaştaki insanlar, hiç evlenmemiş kişiler, boşanmış tek yaşayan kişiler de yalnız olabilirler.

 

                   Tabi ki, sadece yaşlılar, ailesi olmayanlar değil yalnızlığı yaşayanlar.  Bir ailesi, çoluğu, çocuğu, eşi olup da yalnızlığı yaşayanlarda var. Ya da bir ailesi olup da gönül boşluğundan, kendini yalnız hissedenlerde…. 

                   Esasen, günümüzde özellikle genç kızların ilerleyen yaşlarında, evli hanımların boşandıklarında, yalnız kalma ve yaşama duyguları büyük bir psikolojik sorun ve yıkım olarak çıkıyor. Bunu erkeklerde de görmek mümkün. Bunlara, evli olsa dahi karşılıklı iletişimsizlikten dolayı yalnızlık yaşayanları da katarsak, toplumda çok büyük bir kesimin yalnızlık yaşadığını kabul etmek gerek. Tabi ki en zor ve psikolojik etki yaratan kısım yuva kurmakta geciken ve yuvası bozulan kişilerin yalnızlığı. Bu tür yalnızlıklar yaşanan olumlu ve olumsuz aşk, sevgi, ayrılıklarla da birleşince çok külfetli ve zor bir yaşama dönüşür. Ayrıca yaşadığınız yöre de önemli. Bir çok ilimizde, bir hanım için yalnız yaşama hakkı vermez adeta sistem.

              Yalnız olma durumlarında uykusuzluk, olumsuz düşüncelere kapılma, umutsuzluk, hayal kırıklığı, olmayan sabahlar, bitmeyen geceler, hüzün, sıkıntı, ince bir sızıdır yüreklerde. Yalnızlık bir yaradır, tedavi edemezsin, bakarsın göremezsin, dinlersin duyamazsın, uzanırsın dokunamazsın, etrafındaki gerçekleri görmemezlikten gelirsin, bir yerden sonra alışkanlık olur, şiirler yazdırır, bir çift görseniz ah çekip kovuğunuza çekilirsiniz.. Cemal Süreyya’ya yalnızlığı sormuşlar:  “Bir ovanın düz oluşu gibi bir şey” demiş.  Yalnızlık, bazen beraber yaşamadığımız yoldaş, bazen aşkın kendisi, bazen ayrılık, bazen alışamadığımız şey, yenilgimiz, korkularımız, çaresizliğimiz, hüznümüz ve bazen vazgeçilmezimiz oluverir.

             Aslında her şey yavaş yavaş başlar, yalnızlığa giden yolda. İlk olarak yakınınızdaki birilerinin davranışlarına kızarak gelişir. Sonra ortamınızdan sıkılırsınız. Sonra birden her şey berraklığını yitirir, bulanıklaşır. Ve içinde bulunduğunuz durumdan, sıkılmaya, acı duymaya başlarsınız. . Türkü ve şarkılar mutluluktan çok, hüzün vermeye başlar. Başlangıçta her şey lehinize iken, süratli ve akıcı bir şekilde her şey anlamını yitirince içinde bulunduğunuz boşluk ise acı olduğu kadar ani, keskin ve kalıcı bir iz bırakır. Ve bir de bakarsınız ki eski benliğinizden eser kalmamış. Yılgın, yorgun, yıpranmış ve yalnızsınız. Aldous  HUXLEY der ki; “Vücut bulmuş her ruh yalnızlığa mahkumdur”

 

             Görüldüğü gibi süreç iyiden kötüye doğru gidiyor. Bir günde, bir anda olmuyor hiçbir şey. Öncelikle pozitif bir kişilik geliştirmeliyiz. Her olumsuz olayı bir fırsat gibi görüp hatalarımızı gidermeliyiz. Yalnız kalmamızda bizim suçumuz yok mu, onu arayıp bulmalıyız. Gününde ve zamanında tedbir alırsak sanıyorum kötü gidişi durdurmak mümkün ve hatta iyileştirmek mümkün genellikle. Her şeye rağmen yalnızlıkla baş başa kalmış olabiliriz. İnsanın yalnızlığını giderecek öyle projeler var ki. Bazen çözümün, odaklandığımız bir sorun ya da kişide olduğunu görürüz. Dönüp başka bir yere veya şeye baksak bir çok fırsatı da görmüş olacağız. Her şey aklımızda biter. Bu tür durumlarda aklımızı kullanalım. Kendimizi işimize ve kariyerimize, sosyal projelere ve kendimizi kişisel olarak geliştirmeye yönlendirerek yalnızlığımızı giderebiliriz. Hiç yalnız olmadığınızı anlayacaksınız. Bir sporla, bir sosyal faaliyetle, bir kurs ve sanatsal etkinlikle hemen başlamak gerek. Başka dünyalara çıkıp, yeniden kendimizi bulabiliriz. Hemen şimdi deyip başlamak gerek. Nereden mi?  Dertli müzikleri dinlemekten vaz geçerek, bir müddet tanıdıklardan ve çevrenizden uzaklaşın. Çevre değiştirin. Artık yalnız olmadığınızı göreceksiniz. İnandığınız çözümlerle birliktesiniz eğer başladıysanız… Denemesi ücretsizdir. Huzurlu ve mutlu birliktelikler dileğiyle….

 

 

 

Bu Haber 210511 Defa Okunmuştur...
Bu Yazı İçin Yapılan Yorumlar
Merhabalar Hüseyin bey, Yazdıklarınızla yine duygularımıza, yaşanmışlıklarımıza tercüman olmuşsunuz...Acaba yalnızlık tek başınaykenmi, yoksa kalabalık içindeykenmi yaşanırsa daha acı veriyor bunu halen çözmüş değilim. Bu hayatta yalnızlığa sebep olabilecek olayların bir çok türünü yaşamama rağmen, DOSTLARIMIN varlığıyla bir nebze olsun, acımı, hüznümü, yalnızlığımı ve belki de isyanımı dindirmeye çalışıyor ve bunda da başarılı olduğuma inanıyorum. Bana göre yalnızlıktan sadece sevgiyle kurtulabiliriz. İster iş hayatımızda, isterse özel hayatımızda kısacası sevgiyle yaptığımız tüm uğraşılarda yalnızlığın yalnız kalacağını düşünüyorum... Hüseyin bey elinize, yüreğinize sağlık. Sevgiyle ve hoşçakalın...
selam hüseyin bey tesadüfen gezinirken rasladım yazılarınız okudum çok güzel olmuş bana görede Yalnızlık kımı zaman kocaman bı adada sadece kendının ayak ızlerının olması gıbıdır sağlıkla kalın http://www.herkesdinlesin.com/huseyinkarabulut
Çok değerli Esra hanımefendi, Hemen hemen tüm yazılarımı okuduğunuzu ve yorumlar yazdığınızı izlemekten ve bundan da keyif aldığımı söylemekten mutluluk duyduduğumu, bu konuda gecikmiş bir teşekkür borcum olduğunu belirtmek isterim. Bu güne kadar hiç bir okuyucuma cevap vermedim. Ama sizin ilginize teşekkür etmeyi ve size yanlış anlaşılmamak adına bir defaya mahsus cevap vermeyi uygun gördüm. Yazımı tekrar okursanız, akraba evliliğinin yalnızlığı ortadan kaldıracağına dair bir şey yazmadım. Sadece yaşlılarımızın yalnız kalmasının, ebeveynleri ile birlikte oturamamasının sebeplerinden birinin de akraba evliliklerinin azalmasına bağladım. Zira Anadolu da akrabası ile evli bir erkek; yaşlı anne ve babasını evinde daha rahat yaşatabiliyor. Zira yaşlı insan ya gelinin amcası, yada dayısı gibi olmaktadır. Sadece bunu belirttim. Bu da genel bir şeydir. Akrabası olup da; öz oğlu ya da yeğeni gelin tarafından, eve kabul edilmeyen insanlarda var. Kaldı ki; akrabalıktan çok diğer önemli değerlerde var. Akraba olmayıpta kayın pederine bakan nice gelinlerde var. ŞARTLAR diye bağlarsak kimseyi kırmamış oluruz. Diğer ilave düşünceleriniz de hoş. Katkılarınızdan dolayı teşekkürler...
HÜSEYİN BEY HER ZAMAN YAZILARINIZI ZEVKLE OKUYORUM.LAKİN BU YAZINIZDAKİ YALNIZLIK TERİMİNİN SEBEPLERİNDEN BİRİNİN AKRABA EVLİLİKLERİNDEN UZAK OLMAKTAN KAYNAKLANDIĞINI BELİRTMENİZ BENİ ŞAŞIRTTI.YALNIZLIK AKRABA EVLİLİKLERİ İLE Mİ ORTADAN KALKIYOR :) Bir anlamda yalnızlık “kendini bilmektir; öteki anlamdaysa, kendimizden, yalnızlığımızdan kaçıp kurtulma özlemidir. Yaşamın temel koşulu olan yalnızlık, kaygıdan ve kararsızlıktan kurtulacağımız bir sınav ve arınmadır. Bu yüzden, yalnızlık labirentinin çıkış noktasında, mutluluğa, tüm dünya ile yeniden denge durumuna erişeceğimizi umarak, yaşamımız boyunca bir arayış içinde olmayı sürdürürüz. Ben: yalnızlık korkusunun, insanın temel korkularından birisi oluşundan dolayı, birey her koşulda bu korkuyu alt ederek, gerekiyorsa bu olgudan çıkış ve kaçış yolları arayışı içinde olmaktadır. Zamanlarını üreterek değil de, tüketerek geçiren ve yalnızlık duygusunun dış etkenlerle giderileceğini sananlar, belki geçici süreler için kendilerini oyalayacaklar ama yine eninde sonunda kendilerini yalnızlığın koynunda bulacaklarına inanıyorum. Sözümü şair Cahit Sıtkı Tarancı'nın şiiri ile noktalıyorum,saygılar... Öyle yalnız kaldım ki hayatımda Kimi gün öldüm, kimi gün ilah oldum Çok zaman annemin dizlerine hasret Koydum başımı kendi dizlerime Doya doya ağladım
TÜM YORUMLAR
Topam 4 Yorum Yapılmıştır...

 

 

BU YAZARA AİT DİĞER YAZILAR
Şirket yöneticilerine maaş
YENİ TTK'da CEZALAR
Poğaça, Kdv Oranları Ve Vergi Bilinci
DEĞER VERMEK
GÜLMEK
5N 1K
PERDE PİLAVI
''ÖZLEMEK''
ŞİRKETLERDE ARŞİV ve DOSYALAMA
Yönetimde muhasebenin önemi
Eğitim mi Asalet mi?
GİTMEK
KAPI
TOPLARA DİKKAT !...
AFFETMEK
CARİ HESAP
KEŞKE
DOSTLUK
Aile şirketlerinde sorunlara çözümler
NEDEN ANONİM ŞİRKET?
Tel : 0 342 220 49 00 ( 3 hat ) Fax : 0 342 220 50 71
Degirmiçem Mahallesi 14 Nolu Sokak No : 8 Kat : 4 / 12 27090 GAZIANTEP e-mail : info@firatymm.com
 
Bu Site Cemrenet İnternet Hizmetleri Tarafından Yapılmıştir.