28 Mart 2024 Perşembe
 
 
Site İçi Arama  
 
 Mail List  
Gelişme ve gücellemelerden haberdar olmak istiyorsanız Mail Listimize Katılın!..
Katıl Çıkart

KÜÇÜK...

Hüseyin BOZKURT
küçük balıklar genellikle büyük balıklardan daha lezzetlidir. Küçücük bir papatya dalı bazen bir gülden hatta bir ağaçtan daha güzel ve çok kokar

Hüseyin BOZKURT
Yeminli Mali Müşavir
huseyinbozkurt@firatymm.com

 

                                                KÜÇÜK...



                     Yaşamımızda hemen her şeyin büyüğünü seçer ya da isteriz. İnsanın doğasında daima çok olanını veya büyük olanını seçmek vardır. Paranın çoğunu, malın çoğunu, meyvenin irisini seçeriz. Mutluluğun büyüğünü isteriz. Sınavın birincisi olmak isteriz. Sokakta aynı şeyden iki tane bulsak en büyüğünü ben alayım diye bakarız. En büyük evin sahibi olmak isteriz. Küçücük gölleri keşfetmeden okyanuslarda olmak isteriz. Nedense genellikle küçük şeyleri istemeyiz. Sahi neden küçük şeyleri istemeyiz? Küçük şeylere neden düşman gibiyiz? Bir doyumsuzluk mu? Yoksa ben ve mülkiyet duygusu mu? Bencillik mi? Ya da gerçekten farkında mı değiliz?

                   Aslında birçok şeyi incelediğimizde küçük şeylerin daha güzel, anlamlı ve mutluluk verici olduğunu görürüz. Mutlaka büyüğünü isteyeceğimiz şeylerde olabilir. Ama kişisel yaşamımızda mutluluğa giden yolda küçük şeylerin bize daha faydalı olduğunu görürüz. Bu konuda çok örnek bulabiliriz.

                  Mesela küçük balıklar genellikle büyük balıklardan daha lezzetlidir. Küçücük bir papatya dalı bazen bir gülden hatta bir ağaçtan daha güzel ve çok kokar. Sobaya attığınız küçük odunlar büyük odunlara göre daha iyi yanar ve daha çabuk ısı verirler. Kocaman bir aşkı başlatan bazen küçük bir gülüş değil midir? Koca makineleri, küçük bir dişli çevirip çalıştırmaz mı? Koca düşler, hayaller ve ruhlar küçük bir beyinde veya bedende değil midir? Koca yangınları tutuşturan küçük bir ateş parçası değil midir? Kocaman Dünyayı gören ufacık bir göz değil mi. İnsanı yücelten, insanlara yaptığı küçük iyilikler değil midir? Koca kitaplar küçük bir kalem tarafından yazılmıyor mu? Büyük sınavların başarısı küçük küçük yapılan çalışmalar sonucu değil midir? Koca harmanlar, buğday depoları, buğday tanelerinden oluşmaz mı? Koca yaşamlar, yaşanan küçük olaylardan oluşmaz mı.? Ya da içtiğimiz, yıkandığımız sular, birer su damlacıklarından oluşmaz mı? Çok önemli bir yazı ya da büyük bir olayın önemi bile, küçük ayrıntılarında gizli değil midir? Zira büyük bilgiler dünyasına küçük meraklarla ulaşılır.

                  Tüm bunlar gösteriyor ki; insan hayatında büyük şeyleri hayal edebiliriz ama küçük şeylere sahip olmadan büyük şeylere ulaşmak zordur. Ulaşsak bile çabuk kaybederiz. Koca bir ağaç küçük bir fideye sahip olunduktan sonra elde edilir. O ağacın nasıl yetiştiğini bilemezsek o ağacı çabuk kesip atabiliriz. Bazen ekmek olup midemize inen buğday tanelerinin bir tane olarak toprağa atıldığını, sekiz aydan fazla ona emek verildiğini, bu süre sonunda birileri tarafından toplanıp çeşitli kanallarla un ve ekmek fabrikalarına ulaştığını bilmeyen ve göremeyen, ekmeğin ve ekmeğinin kıymetini bilemez. Artan parça ekmeğini rahatlıkla çöpe atabilir. Bilinmez ki o ekmek oluncaya kadar hangi emekleri üzerinde taşır. Ya da ekmeğin yokluğunu görene kadar, nereden anlaşılır ki buğday tanesinin kıymeti.

                  Bir Türk Atasözümüzde; “aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz”, bir Jamaika atasözünde ise “Küçük kazançlar servet getirir” denilmiştir.

                 Bir söylenceye göre bir Yabancı Devlet adamına Çin ziyaretinde pilav menülü bir yemek verilir. Konuğa normal çatal kaşık verilir. Malum Çin de pilav çubukla yenmektedir. Misafir pilavdan birkaç çatal alır gerisini bırakır. Çin yetkilisi çubuklarla pilavının son tanelerini de zar zor yemeye çalışır. Bu arada bekleyen konuk sıkılır “Yahu ne uğraşıyorsunuz 2-3 tane pirinçle” der. Çin yetkilisi cevap verir “Her vatandaşım tabağında bir pirinç tanesini bırakırsa, bu günde 16 ton pirinç eder. Bu kadar pirinç çöpe gider” diyerek 1 tane pirince verilen değeri belirtir. Soruyu soran yetkilinin kendisi gibi, ülkesinde de insanlar aldıkları pilavın yarısını yemeden çöpe dökmeye devam etmektedir herhalde…
                 Netice olarak elbette hayallerimiz büyük olmalı, düşüncelerimiz büyük olmalı ama şunu hiç gözden kaçırmamalıyız. Küçüğünü ve azını bulamayan büyük şeylere de kavuşamaz. Ülkemizde; her insan günde 1 dilim ekmeği israf etse, yaklaşık 8-10 milyon ekmek eder. Bu da İstanbul gibi bir şehrin yaklaşık bir günlük ekmek ihtiyacı demektir. Unutmayın mutlu bir hayat küçük mutluluklar üzerine kurulur. Mutlu anlar, mutluluğa çoğaltan etkisi de yapar. Mesela 1000 damla su bir bardak su ederse, 2000 damla 2 bardak su eder. Ama mutlu geçirdiğiniz bir an bir dakika bile peşinden gelen dakikaları da mutlu geçirmenizi sağlayabilir. Zira olumsuz ve mutsuz anlar başka anlarımızı da mutsuz kıldığı gibi çevremizdekileri de mutsuz eder. Bazen de zincirleme etki yapar küçük şeyler. Tıpkı “Bir mıh bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir yiğidi, bir yiğit bir ülkeyi kurtarır” atasözümüzde olduğu gibi. Küçük şeylere önem verelim, küçük de olsa tasarruf yapalım, büyük olmasa da tüm israfları önleyelim. En önemlisi de küçük mutlulukları yakalamaya çalışalım. Zira çocuklarımız da küçük ama büyüyorlar. Onlara, küçükken de değer vermeli ve önemsemeliyiz. Çünkü onlar küçük insan. Doğru iletişim kurup önemseyelim. Zira geleceğimizi emanet ediyoruz onlara. Unutmayın ki; küçük şeyler bir gün büyüyecektir. İsrafta küçükle başlar, tasarruf da, mutlulukta, yağmur taneleri de. Küçük şey deyip geçmeyelim, önemseyelim. Küçük şeyler, büyük şeylerin habercisidir.
                 Çocuklarımıza yapacağımız en önemli şey ise; onlara kişilik kazandırmak, onları insana, topluma, dünyaya ve ülkelerine karşı sorumlulukları olduğunu öğretmektir. Çocuklarımıza servet bırakmak çözüm değil, onları zorluklarla mücadeleye hazır yetiştirmeli, kendi ayakları üzerinde durmayı öğretmeliyiz. En büyük sevgi bu olmalı. Atak, sorumlu, duyarlı, düşünen, sorgulayan, prensipli birey olarak yetiştirmeliyiz. Ülkemizde son yıllarda, bir çok sorunun kökeninde bu yatmaya başladı. Güzel küçük şeyler sizi bulsun…

 

 

 

Bu Haber 210503 Defa Okunmuştur...
Bu Yazı İçin Yapılan Yorumlar
yazınızı umutla,sevgi ile okudum.vebir an düşünüp kendimi izledigimde,yüzümde bir rahatlık,bir ferahlıh,bir umut dogup,küçücük bir merhabayla nelerin başarılabilecegini seyreder gibi oldum.yapıcı,insan sevgisine yönelik yazılarınızı okudukça,fikrinize,zikrinize hayran kalıyorum.insanlık adına umutlanıyorum.yagmur damlalarınız-derya olsun
Sevgili ustad yine güzel bir konuya deginmissiniz.Küçük seylerdeki guzellikle büyüklerin dunyasından daha büyük . Abdülkadir Geylani Hazretlerin ogrencilerinden Seyh Sadi derli on derviş bir kilimde uyursa iki padişah bir kilime sığmaz. Nefsimizi küçük tutalım küçüklüğü göründüğünde daha büyüktür. Sevgiler
Selamlar, Her şey özünde küçük değilmidir zaten, küçük şeylerin birleşiminden doğmaz mı büyük şeyler. Küçük şeylerden mutlu olabilen insan zaman içinde herkesin başına gelebilecek büyük olaylarda daha direyetli olmayı başarmıyor mu? küçük bir tebessüm güzel arkadaşlıklar belki dahasında güzel dostluklara yelken açtırmıyormu insana? o halde küçük ama özünde çok büyük mutluluklar sizler ve sevdiklerinizle olsun. Her zamanki gibi yazınızla güne, güzel bir başlangıç yaptırdığınız için binlerce teşekkürler sağlıcakla kalın.
TÜM YORUMLAR
Topam 3 Yorum Yapılmıştır...

 

 

BU YAZARA AİT DİĞER YAZILAR
Şirket yöneticilerine maaş
YENİ TTK'da CEZALAR
Poğaça, Kdv Oranları Ve Vergi Bilinci
DEĞER VERMEK
GÜLMEK
5N 1K
PERDE PİLAVI
ŞİRKETLERDE ARŞİV ve DOSYALAMA
''ÖZLEMEK''
Yönetimde muhasebenin önemi
Eğitim mi Asalet mi?
GİTMEK
KAPI
AFFETMEK
CARİ HESAP
TOPLARA DİKKAT !...
KEŞKE
DOSTLUK
Aile şirketlerinde sorunlara çözümler
NEDEN ANONİM ŞİRKET?
Tel : 0 342 220 49 00 ( 3 hat ) Fax : 0 342 220 50 71
Degirmiçem Mahallesi 14 Nolu Sokak No : 8 Kat : 4 / 12 27090 GAZIANTEP e-mail : info@firatymm.com
 
Bu Site Cemrenet İnternet Hizmetleri Tarafından Yapılmıştir.