Hüseyin BOZKURT
Yeminli Mali Müşavir
huseyinbozkurt@firatymm.com
BORÇ
Ekonomik ve finansal krizin hüküm sürdüğü bu günlerde, öne çıkan bir kelime dillerden hiç düşmemektedir. Öyle bir şey ki; bir çok işletmeyi, şirketi, aileyi ve kişiyi sıkıntıya sokar ama biz ondan da vazgeçemeyiz. Hayatımızın bir parçasıdır. Genellikle bizi üzer. Ama ona ihtiyaç duyduğumuzda bir süreliğine ilaç gibi gelir. Onu hepiniz yakından tanıyorsunuz. Onun adı BORÇ’tur.
Borç, geri verilmek üzere alınan veya ödenmesi gerekli para veya başka bir şey olarak tanımlanır. Diğer bir anlamı ise; birine karşı bir şeyi yerine getirme yükümlülüğüdür.
Borç toplum olarak o kadar hayatımıza girmiş ki; onunla ilgili onlarca deyim ve atasözü geliştirmişiz. Bunlardan bazıları; borca batmak, borcu kapatmak, borcun iyisi vermek, derdin iyisi ölmek, borcu bini aşmak, borç yiğidin kamçısı, borç vermekle yol yürümekle biter, borç yiyen kesesinden yer, borç harç, boyun borcu, vatan borcu, namus borcu ve gönül borcu gibi.
Borç, genellikle ya ödünç alma ya da bir şey alıp karşılığında para cinsinden ödemeyi taahhüt etme sonucu çıkan parasal yükümlülüklerdir. Ya krediden ya da taksitli alışverişten doğar genellikle. Gücümüzün ve ödeme kabiliyetimizin üzerinde borçlandığımızda kötü sonuçlar doğurur. Günümüzde en bariz borçlar, firmalar için banka kredileri, kişiler için ise konut ve tüketici kredileri, kredi kartı harcamaları ve elden tefeciden alınan borç paralar olarak karşımıza çıkar. Bunlar tehlikeli borçlar olup, bunlara dikkat edilmelidir.Özellikle kredi kartı borçları, tefeci borçları ve banka borçları bir çok kimsenin sorunudur.
Eskiden borç yiğidin kamçısı imiş ve kişiyi çok çalıştırıp kazandırıyormuş ama günümüzde terse dönmüştür. Yine de akıllı bir şekilde kullanıldığında borç yatırım ve ihtiyaçlar için faydalı olabilir. Ancak, günümüzde borç geleceğimizi tüketmek, geleceğimizi ipotek altına almaktır adeta. Kişiler,şirketler ve Devletler gelecekte kazanacakları parayı borçlanarak peşin harcarlar. Şayet gelecekte o kadar para kazanamaz ya da hiç kazanamazlar ise borç onları yok eder. Borçları tüketime harcamamalıyız. Hatta günümüzde yatırıma bile harcamak tehlikelidir. Ancak, para kazanan bir işin finansmanı için borç alınabilir.
Namus borcu, mutlaka yerine getirilmesi, ödenmesi gereken görev, borçtur. Vatan borcu ise erkek yurttaşların askerlik borcudur. Vatan borcu çok kutsal bir borçtur. Onu ödemekten kimse kaçamaz. Kaçarsa adeta vatana ihanettir. Türk toplumu için, borç namustur. Borcu ödememek, namussuzlukla eş değer tutulmuştur. Birde Tanrıya can borcumuz vardır. Ne zaman ödeyeceğimiz belli değildir. Ama aldığımız gibi teslim ederiz.
Bazı borçlar vardır onlar ödenemez. Zaman borcu gibi. Zamanınızı alan biri bunu geri veremez. Geri verdiği şeyin birebir karşılığı olamaz. Ya da sizden aldığı değildir size verilmek istenen. Ömrünüzü verdiğiniz kişi, size bir şey ödeyemez. Ödese de bedelini karşılayamaz aynen gönül borcu gibi. Gönül borcu ise; yapılan iyiliğe karşı kendini borçlu sayma, minnet ve şükran duymadır. Gönül borcuda ölçülemez ve asla aynen geri ödenemez. Gönül borcu, iki dudak arasında olmayıp, duyguların hortum gibi döndüğü, canımızın nefes bulduğu yerdedir. Gözümüzden akan yaşa hayat ve anlam veren gönül borcudur. Gönül borcu olur da yürek borcu olmaz mı? İşte, bir yürek borcunun ödenmesi öyküsü: “ Dışarıda yağmur yağıyordu delice. Adam, sürekli borç defterlerini kurcalıyordu. Genç kadının gözlerinin içine baktı. Bana yürek borcun var! dedi. Borcunun farkındaydı sanki genç kadın, şaşırmadı. Bu borcumu nasıl ödeyebilirim? Adam kollarını uzattı. Haydi, tut ellerimi! Sümbül kokusu sinmiş ellerini uzattı genç kadın. Elleri öyle sıcaktı ki, eriyiverdi bütün borcu avuçlarının içinde”
Öyküdeki gibi, bazı borçlar, ölçülmez ya da ödenmez. Yahut ta duygular ile eritilerek yok edilir. Her zaman erimeyebilir. Göz yaşı ve azap da verebilir. İ.Behlül Bektaş şiirinde (Kürdili hicazkar şarkı sözü) gönül borçlularına bir uyarıda bulunmuş:
Gönül defterinde borcu olanlar
Yaşla kapatırlar hesaplarını
Seveni unutup zevke dalanlar
Çeker yudum yudum azaplarını
Öyle ya da böyle tüm borçlar bir gün ödenmek üzere alınır. Önemli olan süresinde ve işin tadını kaçırmadan, ödeme güçlüğüne düşmeden, ödemek önemlidir. Ya da isteyerek gücenmeden alındığı gibi ödenmesidir.Tüm borçlara dikkat edilmeli. Yerinde ve temkinli borçlanıp, düzenli ödemek lazım. Aksi takdirde, borçlar başımıza dert açabilir. İcraya düşen bir borcu ödemek, zamanı geçtikten sonra zorla askere götürülmek, alacaklının avucunda eriyen yürek borcunuzu öderken parmakları zarar görmek gibi pişman edecek şeyler olabilir . Gerçekten korkulması gereken bir kavram, ondan uzak durulması her zaman tavsiye edilir. Özellikle bilinçsiz kredi kartı borçları ile geleceğinizi ipotek altına alan uzun borçlanmalar gibi. Vatan borcu, gönül borcu gibi borçlardan bazen elimizde olmadan uzak kalamayabiliriz. Her ne kadar uzak duramasak da özellikle gönül borcunda avuçta erimeyecek veya gönül kıracak kadar fazla borçlanmamak gerekir. Ama kredi kartı borcundan, uzun vadeli ve yüksek tutarlı borçlardan her zaman uzak durmak gerekir.
|