Hüseyin BOZKURT
Profesyonel Mediatör
huseyinbozkurt@firatymm.com
ÖFKE
Yaşamımızda bazı duygular vardır, bunlar hayatımızı olumsuz etkilerler. Bu duygulardan biri de “öfke” dir. Öfke, bir engelleme, incinme, tehdit ve gözdağı karşısında gösterilen saldırganlık tepkisi, kızgınlık, hışım ve hiddet gösterisidir.
Öfke, normal bir duygu olsa da; kontrolden çıkınca yıkıcı bir etkiye sahiptir. İş, okul, aşk, arkadaşlık ve diğer ilişkilerimizde sorun yaratır. Bir anda hayatımızı bile karartabilir. Çok kısa zamanda eyleme dönüşebilecek ve hayatımıza olumsuzluklar getirecek bir duygu olduğundan, çok dikkat etmeliyiz. İnsanı strese, sıkıntıya, tepkiye, kavgaya sürükleyecek bir duygudur. Çok iyi kontrol edilmelidir.
Öfke, hayat planlarımızın yapıldığı çizim masasına yumruğu vurmak gibidir kimi zaman. İnsan öyle vurur ki masaya, bazı sayfalara çay lekeleri sıçrar... Belki o güne kadar yapılan tüm plan ve projelerimiz kullanılamaz, okunamaz hale gelir.
Kimi zaman karanlık sokaklarda yürürken korkumuzdan attığımız adımlardan çevredeki insanların bizden korkması ve nereye gittiğimizi merak etmesi gibi bir şey.
Kimi zaman da azgın Karadeniz ve dalgaları gibidir öfke. Kükreyip kükreyip sonunda alıp gider kenarından ne varsa, çamura bulanmak pahasına bile olsa.
Öfkeyi kontrol edebilmek için; öncelikle niçin ve nelerden öfkelendiğimizi bilmemiz gerekir. Çoğu kez çok basit bir şeydir bizi öfkelendiren. Bazen önemli bir nedeni olabilir. Neden, ne olursa olsun önemli olan öfkemizi kontrol edip, kendimize ve çevremize zarar vermemeliyiz. Bizi öfkelendiren şeyler çok çeşitlidir. Bir anneyi, dağınık bir çocuk veya onun dağınık odası öfkelendirirken, bazen hatalı bir kararımız öfkelendirebilir. Bazen bize yönelen bir suçlama cümlesidir, bazen de söylenen bir yalan. Bazen önemsenmemeye, bazen ilgisizliğe, bazen de çaresizliğimize öfkeleniriz. Ve bazen de sahip olduğumuz şartlarımıza öfkeleniriz. Günümüzde en büyük öfkeyi hayata duyarız. Belki de sevgimize karşılık görmediğimize, tabii afetlere bile öfkelenbiliriz.Velhasıl binlerce şey bizi öfkelendirebilir.
Öyle ise sağlıklı bir yaşam ve ruh hali için öfkenin yaratacağı duygusal ve bedensel tepkilerini azaltmak gerekir.
Öfke ile bir şeye kalkışmamalıyız. Atalarımız “Öfkeyle kalkan, zararla oturur” diyerek zararlara yol açacağını belirtmiştir. Her zaman olumsuz bir şey olmayabilir. İyi kontrol edilirse olumlu kararlar almamıza da sebep olabilir.
Öfkeyi kolay atlatmak ya da onun olumsuz etkilerini yok etmek için; öncelikle her türlü saldırgan tutumdan vazgeçip, olayı sakin bir şekilde söz ile ifade etmeliyiz. Söz ile ifade ederken, bir yandan da olumlu şeylere odaklanmalı ve sözlü iletişime devam etmeliyiz. Sadece ve devamlı olarak olumlu şeylere odaklanarak öfkeyi geçici olarak yensek bile, bu olaylar birikerek daha yoğun bir şekilde üzerimize gelebilir. Bizi psikolojik olarak yıpratır. Onun için bir yandan öfkeyi bastırırken, bir yandan da sözlü doğru bir iletişime devam etmeli ve sorunu çözerek içimizden atmalıyız. Öfke anında diğer yapılacak bir iş ise sakinleşmedir. Nefes alış verişlerimizi, vücudumuzu kontrol etmeli ve düşüncelerimizle bedenimizi de sakinleştirmeliyiz.
Öfkeyi boşaltmak için bağırmanın, çağırmanın, kızmanın, kontrolsüz laflar söylemenin hiç biri, çözüme yönelik değildir. Karşıyı kırmaktan, olayları tırmandırmaktan, daha fazla sorun üretmekten başka bir şeye yaramaz. Bazen, başka bir olayın etkisinde iken, karşının laflarını yanlış anlamış olabiliriz. Yani karşımızdaki kişi ile ilgisi yok iken sırf başka bir şeye kızgınlığımızdan dolayı sonraki basit bir olayı yanlış algılayarak yanlış yere öfkelenebiliriz.
Öfkeyi boşaltmak yerine öfkelenmemenin yollarını bulmalıyız. Niçin öfkeleniyoruz? Öfkeyi neler başlatıyor? Öfkelenmeden bunların yanıtını araştırmalıyız. Kendimizi kaybetmeden önce, öfkenin nedenlerini bulup, bunlarla başa nasıl çıkabileceğimizin yollarını öğrenmeliyiz. Hayata hiç öfke ile bakmamalı, onunla mücadele etmeliyiz. Kimseyi bizi sevsin diye sevmez ve sevgimizden karşılık beklemez isek kimseye öfkelenmeyiz. Dinah Mulock Craik bununla ilgili “Sevgiye karşılık sevgi isteyen, bu alışverişte acıdan başka bir şey elde edemez” demiştir.
Öfkeden uzak durmak için devamlı kendimizi gevşetecek, olayları sakinleştirecek mantıklı ve farklı düşünceler geliştirmeliyiz. Problem olan şeyleri bir yere yazıp, çözüm önerileri aramalıyız ve sorunu kafamızda taşımamalıyız. Kişilerle daha iyi iletişim kurmalıyız. Mümkün olduğu kadar gülümseyerek, mizahi iletişimler kullanmalıyız. Bu yöntemlerle bizi kızdıran ve öfkelendiren olay ve düşüncelerden uzaklaşmış oluruz.
Öfkelenecek ortamlardan kaçmak da önemlidir. Bazı kimseler ile iletişim kurmanın ve bazı şeylerin konuşmanın bir zamanı vardır. Biz ona eşref saati deriz çoğunlukla. Kişinin eşref saati önemli olduğu kadar konuşacağımız konunun da saati ve zamanı önemlidir. Her şey her saatte konuşulamaz. Zamanlama öfkeyi yönetmek için önemlidir. Bazen de kızacağınız bir olayı hissettiğinizde ondan kaçınmak ve uzaklaşmak da önemlidir. Bizi öfkelendiren şeylerden kaçınmalıyız.
Öfke çok kötü sonuçlar doğurabilir. Öfkeli iken kullandığımız her laf, her davranış kapanmaz yara ve izler açar. Aşağıdaki öykü, bunu çok güzel açıklamaktadır.
Bir zamanlar çok çabuk öfkelenen ve bu yüzden hiç arkadaş edinemeyen küçük bir delikanlı varmış. Babası ona bir kese dolusu çivi vermiş ve her öfkelendiğinde, bahçe kapısına bir çivi çakması gerektiğini söylemiş. Delikanlı daha ilk gün kapıya 37 çivi çakmış. İlerleyen haftalarda öfkesini kontrol etmeyi öğrendikçe, kapıya çaktığı çivilerin sayısı da, her geçen gün azalmış. Gün gelmiş, öfkesini kontrol etmenin, kapıya çivi çakmaktan daha kolay olduğunun keşfetmiş. Ve bir gün delikanlı, öfkesine hiç kapılmamayı öğrenmiş. Koşup babasına durumu anlatmış ve babası da ona, öfkesine her hakim olusunda, kapıdan bir çivi çıkartmasını söylemiş. Günler geçmiş delikanlı babasına, kapıdaki tüm çivileri söküldüğünü anlatmış. Babası da onu elinden tutup, bahçe kapısının yanına getirip, söyle demiş; “Aferin oğlum, çok şey başardın ama bir bak, kapının üstü delik deşik oldu. Bu kapı asla eskisi gibi olmayacak. Öfkeyle söylediğin sözler, tıpkı bu delikler gibi iz bırakır. Bir insana bıçak saplayıp, sonra çekip alabilirsin ama üst üste ne kadar özür dilersen dile, o yara hala oradadır.”
Kesinlikle iletişim kuramadığımızı kabul ettiğimiz kişilerden, iyilikle, kızmadan akıllıca uzaklaşmak ve kaçınmak önemlidir. Olaya ve kişilere göre değişir ama bazen kaçınmak bir çözümdür. Kaçınmak kadar alternatif çözümler bulmak ve geliştirmek de önemlidir. İş yerinde arkadaşınızla anlaşamıyorsanız uzun süre çatışmak, her gün öfkelenmek yerine o iş yerinden ayrılmak bile bizi ruhen sağlıklı kılar ve öfkelerden uzaklaştırabilir. Bundan önce iletişim kanalını sonuna kadar kullanmalıyız. |