25 Nisan 2024 Perşembe
 
 
Site İçi Arama  
 
 Mail List  
Gelişme ve gücellemelerden haberdar olmak istiyorsanız Mail Listimize Katılın!..
Katıl Çıkart

Ayrılmak

Hüseyin BOZKURT
Toplum olarak geçmişe baktığımızda ayrılıklar daha etkili sonuçlar doğuracak şekilde yaşanırmış.Askerlik,iş,tahsil,evlilik ya da küskünlük gibi nedenlerle çok ayrılıklar yaşayan bir toplumuz. Ayrılık bazen dile gelip mani olmuş, genç bir kızın dilinde...

Hüseyin BOZKURT

Yeminli Mali Müşavir

huseyinbozkurt@firatymm.com

 

 

                                                           AYRILMAK

 

                  Ayrılmak sözcüğünü, birinden veya bir yerden ayrılmak olarak bilsek de TDK sözlüğünde; “ayırma işine konu olmak, bir yerden, bir kimseden, bir şeyden uzaklaşmak ve boşanmak” olarak üç anlama geldiği yazılıdır. Bir gün ya da haftanın birisine ayrılması, birinden ayrılarak gurbete gitme ve bir eşten boşanmayı ayrılmak kelimesi ile ifade ederiz.

                 

                  Bu kelime, uygulamada ifade ve anlam benzerliği nedeniyle ayırmak kelimesi ile de karıştırılmaktadır. Ama anlamları farklıdır. Ayrılmak kelimesinin birinci anlamı (bir haftanın birini anmak için ayrılması) diğer iki anlamı kadar etkileyici değildir. Çünkü, diğer anlamları; insan olarak bizi üzen, hüzünlendiren ve acı çektiren bir özelliğe sahiptir.

                  Ayrılmak eylemi bir sonuç doğurur ki; bir şeyden veya kimseden uzaklaşma ve ayrı kalma söz konusudur. Ayrılık söz konusu olunca, birçok kavramda harekete geçer. Bunlar; özlem, hasretlik, sevgi, kavuşma isteği, gözyaşı, gurbet, yalnızlık, paylaşamama ve beklemek gibi duygu ve düşüncelerdir. Her nedense söz konusu ayrılık olunca olumlu ya da mutlu bir tablodan bahsetmek imkânsız gibi. İstisna bir durum olmadığı müddetçe ayrılıktan mutluluk duyulmaz. Belki yürümeyen bir ticari ortaklıktan ayrılmak, mutlu edebilir insanı. Ayrılık; üzüntüye, kedere, hasretliğe ve göz yaşına hüzün taşır.

                  Toplum olarak geçmişimize baktığımızda ayrılıklar daha etkili sonuçlar doğuracak şekilde yaşanırmış.  Askerlik, iş, tahsil, evlilik ya da küskünlük gibi nedenlerle çok ayrılıklar yaşayan bir toplumuz. Ayrılık bazen dile gelip mani olmuş, genç bir kızın dilinde. Bazen de asker mektubunun satırlarını süslemiş.

                  Köyünden uzaklara gelin giden bir genç kızın ayrılık hasretini konu alan ve Ümit Kaftancıoğlu’nun Edirne Yolüstü Köyünden derlediği ve rahmetli Nida Tüfekçi’nin notaya aldığı ünlü türkümüz ayrılığı çok güzel anlatır. Tabi türkünün hikayesi kendisinden acıklıdır. Uzun yıllar önce 16 yaşında uzak köylere gelin giden ve 7 yıl ailesiyle görüşemeyen ZEYNEP’in acıklı öyküsüdür. Vasıta olmadığı için 6 gün 6 gece yoldaki köyü ve ailesini 7 yıl göremeyen Zeynep ayrılık hasretine dayanamaz ve ince hastalığa yakalanır. Yatağında bu türküyü mırıldanır günlerce. Haber verilen anne ve babası gelir kızlarını görürler ama Zeynep için çok geçtir. Köylü kadınları Zeynep’in bu sözlerini gözyaşı dökerek mırıldanırlar hep.

                  Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler
                  Annesinin bir tanesini hor görmesinler
                  Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim
                  Hem annemi hem babamı hem köyümü özledim
                                     Babamın bir atı olsa binse de gelse
                                     Annemin yelkeni olsa açsa da gelse
                                     Kardeşlerim yolları bilse de gelse
                                     Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim
                                      Hem annemi hem babamı hem köyümü özledim

                 

                  Ayrılık bazen,seven iki insanın fiziken birbirini görememesi, aklına geldikçe onu özlemesi, aslında hep aklında kalması ve onun daima mutlu olmasını istemektir. Bazen de her şeyin bittiği veya başladığı kabul edilen istenmeyen bir durumdur. Gönüller birbirini terk etmedikçe, ayrılık yalandır.

                   Ayrılık hepimizden bir parçadır. Herhalde yaşamayan yoktur. Herkeste bir izi veya yarası vardır. Kiminde derin kiminde ise yüzeylerde. Öyle bir yara ki; kabuk bağlasa bile için için sızlatır insanın yüreğini derinlerde…Hepimizin gizli bir öyküsüdür. Ayrılığın bin türlü sebebi olduğunu söyleyenler de var, “ayrılığa neden diye sorulmaz ki” diyenlerde…

                   Kimimiz ailemizden, kimimiz dostlarından, kimimiz çocukluk ya da okul arkadaşından, kimimiz köyünden kentinden ve kimimiz ise sevdiğinden ayrıdır. Hepsi hüzün içerse de, tüm ayrılıklar zor olsa da, bazıları biraz daha olağan, ama bazıları çok yakıcıdır. En kötü ayrılık ise ölüm olsa gerek. Zira diğerlerinde kavuşmak mümkün eninde sonunda… Ya da kavuşma düşüncesi hep güç verir insana.

                    Ayrılık hasretini bazen bir telefon, bazen bir mektup, bazen bir resim, bazen bir günlükteki not, bazen de bir özel eşyadaki koku hissettirir veya azaltır.

                     Bazı durumlarda aynı mekanda olsanız da ayrılık söz konusu olabilir. Ünlü Şair Ataol BEHRAMOĞLU dizelerinde çok güzel ve kısa ifade etmiş bu tür ayrılığı...               

               Bir kurt gibi içten içe

               Gelişip büyür çürüme

               Bir an gelir ki aynı mekândasınızdır

               Ayrı duygusal zamanlarda...

           
                     Öyle ya; karşılıklı sevgi, saygı bitince ya da duygulara rağmen, mantık ağır basmışsa zorunlu ayrılıklarda oluşabilmektedir. Bu kişiler aynı mekânları da paylaşıyor olabilirler. Mesafe olarak uzak ve ayrı olmasalar da, ruhen veya mantıken ayrıdırlar. Bu tür ayrılıklarda çok acı verir insana.

                    Ayrılık herkese acı verir. Hiç kimse istemez olmasını ama yine de; gelir bulur bizi. Kimse onu bilmek ve yaşamak istemez. Ayrılık herkese sorulmuş ama onu tanıyanda çıkmamış ne tuhaf değil mi? Ama hepimiz tanısak da kabullenmez ve istemeyiz. Kimler ne demiş ayrılık için görelim.

                   “Ayrılık nedir” diye  

                          -Bir anneye sormuşlar, ben böyle çocuk doğurmadım demiş,
                          -Bir çocuğa sormuşlar, ben bu oyunu hiç bilmiyorum oynamadım demiş
                          -Bir öğretmene sormuşlar, ben böyle bir ders öğretmedim demiş
                          -Bir hekime sormuşlar, ben bu illete çare bulamadım demiş
                          -Bir hakime sormuşlar, ben bu davanın kararını veremedim demiş
                          -Köşe başındaki dilenciye sormuşlar, bu köşeden hiç geçmedi demiş
                          -Bir askere sormuşlar bizim kışlaya hiç uğramadı demiş
                          -Bir de kendime sordum yüreğim acıdı, titredi ve cevap verdi:

                       “Gökyüzünden kağıt, ağaçlardan kalem olsa,acısını yazmaya yetmez dedi”

 

                     Bazen sevdalar ayrılığın bir parçasıdır, bazen de ayrılık sevdanın. Nasıl bir sebep sonuç ilişkisi de olsa ayrılıklar sevdaya dahildir. Ayrılık olsa da sevda devam etmektedir. Bazen ayrılıklar birliktelikleri güçlendirir, sevginin gücünü gösterir. Tarafların kendini dinleyip hatalarını giderme imkanı verir. Ayrılık insanı düşündürür, katılıktan alıkoyar. Empati yaptırır.Yıllarca ayrı kalınsa da sağlam birliktelikler kurulabilir. Tabi ki ayrı kaldıkça soğuyan ilişkiler ve sevdalarda vardır.

                     Bazı ayrılıklar elimizde olmadan ortaya çıkar. Askerlik, okul, iş vb. gibi olanlar bu türdendir. Yapacak çok şeyimiz olmaz bunlar için. Ama küskünlük, geçimsizlik, iletişimsizlik yüzünden oluşan ve özellikle seven kişiler arasındaki ayrılıklarda iki tarafında iletişim kurarak fedakarlıklar yaparak ayrılıkların önüne geçme olasılığı vardır. Bazen de tarafların kendini dinlemeleri için kısa ayrılıklara da ihtiyacı olabilir.

                      Ayrıca, ayrılık hangi sebeple olursa olsun günümüzün ağır koşulları içerisinde etkilerinden korunmak için mantıklı düşünce geliştirilmeli ve hayatın normal bir parçası olarak algılanmalı ve kabul edilmelidir. Özellikle duygusal ayrılıklarda ayrılığı bir hüzne dönüştürmenin bir anlamı olmadığını, hayatın başka seçeneklerininde olduğu düşünülmeli. Kısaca bu kadar sorunlarla uğraşırken ayrılıkların etkisini, hayatımızı engellemesine izin vermemeliyiz. Zira hayat kısa ve yaşamak için vardır. Olumsuzlukların etkisine fazla kapılarak yaşamı ağırlaştırmamalı, aksine başka fırsatlar doğurduğunu görebilmeliyiz.
                     

                       Zaman zaman ayrılığın iyi taraflarını da görmek ve ondan ders çıkarmak gerek. Ne dersiniz ?

                       Hiç kimsenin sevdiği kişilerden ayrılmaması, ayrılıkların mutlu kavuşmalarla son bulması dileğiyle…

 

Bu Haber 210524 Defa Okunmuştur...
Bu Yazı İçin Yapılan Yorumlar
Eline koluna sağlık abi teşekkür ederım. Çok hoş bır yazı yazmışsınız. Sağolun, sizi yüz yüze tanımak isterdim. Sizinle konuşmak benim için zevk olurdu.
İki tür ayrılık vardır:1.İsteyerek ve bilerek ayrılmak. 2.İrademiz dışında olan ve istemediğimiz ayrılıklardır.Umarım 2. ayrılıkları hiç yaşamayız...
Kimse idda etmesin ki; bütün bu duygusallık ta yürekten.. herkesin bir çıkarı var bu hayatta ayrılıklara üzlümemiz bile bir kandırmaca, hemde en büyüğü.. Çünkü kandırdığımız kendi öz benliğimiz.. En acı ayrılış hikayesinde bile dökülen göz yaşı kendimize.. Bağımlı olmak her zaman kişisel bir seçimdir, hatta istemeden yaşansa bile.. içte bir dağılmanın sonucudur.. Hal bu ise, neden üzülelim ki ayrılığa.. Bağlanmayı biz seçtik, ayrılmayı da öyle.. Rastlantılar yok.. tesadüfler yok.. hepsi biz istediğimiz için gerçekleşti.. Alışmışız acılarla boğuşamya, en güzel mutluluklar bile engel olamaz o acıları bırakmaya.. Öyle ya.. Acılarla büyüdük hepimiz. Gözlerimiz dolu dolu oldu.. Sevgiliye ağladık, birileri öldü ağladık.. Öyle ya.. Bizaden öncekilerden böyle gördük.. Etkileyici bir yazı olduğunu düşünmüyorum.. Olumluluk tohumları ekelim.. Zamanın bu kısır döngüsünde kısılıp kalmaya devam edersek nice hastalıklar, ruh ölümleri devam edecektir.. sevgi ve selamlar, gününüz aydın olsun..
Her zaman olduğu gibi bu yazınızda olağanüstü .Ayrılık, biraz acı ve tuzlu, önce insanın yüreğini parçalıyor sonra yavaşça gözlerinden akıyor ayrılmak yıkım demek Ama ortak bir sonuç vardır ki,hiçbir ayrılık dünyanın sonu degıldır.Hiçbir terk eden de dünyanın merkezi değildir..Dünya terk edenin etrafında dönmez..Güneş her gün yeniden doğar..Yeniden batar..Nice sevenler,zamanla acılarını unutmuşlardır,yeniden sevmişlerdir....Bu durumda yapılacak en güzel şey,unutacağını bile bile kendini üzmeye devam etmemektir.Gönüller birbirini terk etmedikçe, ayrılık yalan kelime kişinin tek başına var olabileceğini kendi kendine kanıtlama şansı. 'hayatının tek sahibi yine kendinsin' lafının tekrar hatırlanmasını, hatta tekrar öğrenilmesini sağlayan acı. ilk evrelerinde nefeslerin sıkıştığı, her şeyin insana geriye dönüşü yaşattığı, zamanla hafifleyen, bazılarında izsiz geçip giden, bazılarında ise yağmurlu havalarda sızlayan bir yara bırakan duygu sağanağı. Tadılmaması gereken ızdırapların en büyüğü
Elinize, gönlünüze ve yüreğinize sağlık Hüseyin bey. Herkesin mutlak yaşadığı olayları ve duyguları bu denli güzel anlattığınız için ayrıca teşekür ederim. Tüm ayrılıkların süreli, geri dönüşümünün kazançlı olması dileğiyle...Allah kimseyi sevdiklerinden ayırmasın sağlıcakla kalın. Saygılarımla.
TÜM YORUMLAR
Topam 7 Yorum Yapılmıştır...

 

 

BU YAZARA AİT DİĞER YAZILAR
Şirket yöneticilerine maaş
YENİ TTK'da CEZALAR
Poğaça, Kdv Oranları Ve Vergi Bilinci
DEĞER VERMEK
GÜLMEK
5N 1K
PERDE PİLAVI
''ÖZLEMEK''
ŞİRKETLERDE ARŞİV ve DOSYALAMA
Yönetimde muhasebenin önemi
Eğitim mi Asalet mi?
GİTMEK
KAPI
TOPLARA DİKKAT !...
AFFETMEK
CARİ HESAP
KEŞKE
DOSTLUK
Aile şirketlerinde sorunlara çözümler
NEDEN ANONİM ŞİRKET?
Tel : 0 342 220 49 00 ( 3 hat ) Fax : 0 342 220 50 71
Degirmiçem Mahallesi 14 Nolu Sokak No : 8 Kat : 4 / 12 27090 GAZIANTEP e-mail : info@firatymm.com
 
Bu Site Cemrenet İnternet Hizmetleri Tarafından Yapılmıştir.