Hüseyin BOZKURT
Yeminli Mali Müşavir
huseyinbozkurt@firatymm.com
ŞİRKET YÖNETİCİLERİ DİKKAT…!
İçinde bulunduğumuz 2012 yılı,
şirketlerin yeni Türk Ticaret Kanununa geçiş yılıdır. Ülkemizde 700.000
civarında şirket bulunmaktadır. Bunların büyük bir kısmı ise Limited şirkettir.
Yine şirketlerimizin %98; lere yakını ise aile şirketidir. Ülkemizde şirketleşmenin yaygın olduğu
yıllar, gelir vergisinde hayat standardı uygulamasının olduğu 1980’li yılların
sonu ile 1990 yılların başlarındaki yaklaşık 15 yıllık süreçtir. Önceleri hayat
standardından kaçmak gayesi ile oluşan ve yaygınlaşan şirketleşme, sonraları
prestij amaçlı ve moda olarak gelişmeye devam etmiştir. Şirketlerimizin çok az
kısmı kurumsal bir alt yapıya sahiptir. Yani çoğu, şirket gibi çalışmaktan
uzak, bir kişi veya şahsın şahsi işletmesi gibi yönetilmektedir.
Sermaye Piyasası Kanunu (SPK) ‘na
tabi ve halka açık, yaklaşık 2500 şirket ile büyük holdinglere ve şirket
gruplarına ait birkaç bin şirketin dışında kalanların çoğu, hayat standardı ve
moda veya prestij amaçlı kurulmuş şirketlerdir. Ülkemizde şirket olunca, ticari
olarak büyük bir görüntü verdiğine inanılır.
Aslında şirket olmanın ana
gayesi gerçek bir ortaklık ve bu ortaklığın belli kurallar içinde yönetilmesi,
hukuki sorumluluk, vergisel ve yatırımsal avantajlar, aile ile işletmeyi
birbirinden ayırma, işletmeyi korumak ve geliştirmek gibi sebeplerdir. Ancak,
ülkemizde bir çok şirket bu amaçlardan yoksun olarak kurulmakta ve
yönetilmektedir.
Kısaca 700.000 şirketin
muhtemelen 10.000 kadarı bir kurumsal oluşumun içinde ya da farkında, geliri ve
çapı itibariyle şirketin gereklerini sağlayabilecek bir kapasitededir. Geri
kalanı ise kurumsal bir yapıya sahip değildir. 2008 yılı KOSGEB kayıtlarına
göre Gaziantep de 65.000 civarında KOBİ firma olduğu düşünüldüğünde, şehrimizde
de yoğun bir şirketleşmeden söz etmek mümkün. Amacım şirket istatistiklerini
vermek değil.
Üzerinde durmak istediğim konu ise; TTK’da bir çok değişiklik yapıldı. Bu
uygulamaların bu yıl ve önümüzdeki 2013 yılında uygulamaya geçmesi halinde birçok
şirketin bu yasal zorunlulukları yerine getirme külfet ve maliyetine
katlanamayacağıdır. Aktif bir WEB yapılması ve takibi, genel kurul yapılması,
bağımsız denetçi zorunluluğu, şirketten borç para alamamak, cari hesap
sözleşmesi zorunluluğu, finans ve muhasebe sisteminin bir düzene sokulması gibi
daha bir çok yeniliği hayata geçirmek ve maliyetine katlanmak bir çok şirketi
zorlayacağı gibi sistemin de delinmesine sebep olacaktır. Şirket yöneticileri
zor durumda kalacaklardır. Belkide, bir çok şirket, tekrar şahıs firmasına
dönecektir. Dönmeyip, bu yasal sorumlulukları yerine getirmeyenler de sistemin
bozulmasına yol açacaklardır.
Şirket sahiplerinin şimdiden,
mali müşavirleri ile görüşerek TTK’da uygulanacak değişiklikleri detaylarıyla
öğrenmeleri, maliyet ve çalışmalarına katlanıp katlanamayacaklarını
değerlendirmeleri gerekir. Katlanacakların hazırlıklara başlaması,
katlanamayacakların ise tedbirlerini almaları doğru olacaktır. Zira bir çok
şirket faaliyetsiz ve küçük çaplı bir yapıya sahiptir. Açıkçası kurumsal
yönetim sistemine dahil olamayacak olan şirket sahiplerinin iyice düşünmesi,
menfaatleri gereğidir. Zira ileride bu tür şirket yöneticileri çeşitli cezalara
muhatap olacaklardır. Ya da çalışırken zorlanacaklardır.
Öte yandan büyüyen,
kurumsallaşmak isteyen ve TTK’daki değişikliklere uyum sağlayacak şirketlerin
ise bir an evvel kurumsallaşma faaliyetlerine başlamaları, gerek TTK’daki yasal
zorunlulukları, gerekse özellikle yönetim ve finansman konularında kurumsal
yönetim ilkelerini benimsemeleri gelecekleri açısından zorunlu olduğu kadar,
faydalarına da olacaktır.
|