Hüseyin BOZKURT Yeminli Mali Müşavir huseyinbozkurt@firatymm.com
GÜNEYDOĞU'DAKİ EĞRİ CADDELER 'DEĞİŞİMİN' HABERCİSİ!
Bölge şehirlerinde cadde ve sokaklarımızın son yıllarda adeta yılan gibi eğri büğrü uzadığını görüyorum. Ne hikmetse caddelerimiz 200;>geçmeden sağa sola kıvrılarak devam ediyor. Sokaklarımız da farklı değil. Bu eğrilik nerden geliyor diye düşünüyorum ve birkaç sebep aklıma geliyor. Çizenlerin kalemi veya cetveli, çizdiren yöneticilerin ise direktifleri eğri olabilir. Ya da arazilerimizin bir kısmı asfalt kabul etmediği için yolların güzergâhı değişmiş olabilir. Ya da başka bir çok sebepten kaynaklanabilir.
Bu durum, son yıllarda övündüğümüz dışa bağımlı sanayi hamlemize benziyor. Eğri yollar şehirciliğimiz geliştiği için mi, yoksa toplum olarak geri gittiğimiz için mi ortaya çıkıyor, takdiri sizlere bırakıyorum.
Ama lütfen şehirlerimizde yeni oluşan mahallelere bakın, bu eğrilikleri göreceksiniz. Güneydoğu Anadolu Bölgemizin büyük illerinden Gaziantep'te Kavaklık semtinin, Şanlıurfa'da Bahçelievler semtinin cadde ve sokaklarına baktığımızda bu eğrilikleri göremeyiz. Söz konusu semtler 1960'lı yıllarda oluşmuştur. Demek ki 1960'lı yıllarda kalemler cadde ve sokakları doğru çiziyormuş. Bu örnekleri, o yıllarda çizilen Konya ve Kayseri gibi illerimizde de görmek mümkün.
Bu olumsuz değişimler, toplum olarak değer yargılarımızın ne kadar değiştiğini gösteriyor. Bu eğriliklerden toplum olarak hepimiz sorumluyuz. Çizen de, çizdiren de, bunu talep eden de sorumludur. Buna sessiz kalan bizler de sorumluyuz. Eğrilik içimize işlemiş olmalı ki cadde ve sokaklara da yansıtabiliyoruz.
Yaklaşık iki hafta sonra bir seçimi daha geride bırakacağız. Her halde Cumhuriyet tarihinin en belirsiz ya da en hareketsiz seçimi olacak. Neden mi? Sebep çok. Bir kere oy verecek lider arıyoruz. Parti program ve politikalarını, partilerin değer yargılarını, uluslararası dış politika anlayışlarını, dış politika tecrübelerini ve en önemlisi de kadrolarını önemsemeden atıyoruz oyumuzu. Lidere bakıp oy veriyoruz. Lidere oy verince o kişi parti lideri değil, parti lider partisi oluyor. Sonra da lider istediği gibi tek başına yönetiyor. Lideri gidince bitiyor parti. Onun için her seçimde kamyonu farklı bir yana yatırıyoruz. Her defasında elim kırılaydı da oy vermeyeydim demekten de kendimizi alamıyoruz.
Geçmiş yıllarda milletvekili adaylarının sayısı belli idi. Kimin aday olacağı da seçileceği de az çok belliydi. Hangi partinin kadrolarında bilgi birikimi yüksek insanlar olduğu bilinirdi. Partilerde dış politikadan anlayan güçlü kadrolar vardı. Adaylarda bir bilgi ve tecrübe birikimi mevcuttu.
Şimdi bu kadroları görmek zor. Sadece Gaziantep'te (A) partisinden 10 milletvekilliği adaylığı için 100 civarında aday adayı çıkıyor. Parti merkezi 10 kişisini seçiyor. Bölgede sadece Gaziantep'te tek bir parti önseçim yaptı. Hani demokrasi nerede? Genel başkanların belirlediği bir aday milletvekili olunca yine ona bağlı çalışacaktır. Zira, gücünü delege ve seçmenden almayan politikacı, bir dönemden sonra yok olup gitmeye mahkum.
Bölgemiz için güçlü, bilgili, aktif, üretken ve halkı temsil edebilen vekillere ihtiyacımız var. Partisi önemli değil, önemli olan bilgisi, devlet tecrübesi, dürüstlüğü, çalışkanlığı ve çözüm üretmesidir. Particiliğin okulu yok, ama adayların birikimi olmalı. Birikimli adaylar parti kadrolarında yer almalı.
Bazı partilerde seçmeni arkasından sürükleyecek adayların olmadığını görüyoruz. Halk adayın ardından değil, aday halkın arkasından koşturarak oy alma çabasında. Böyle oy alan birisi milletvekili olunca ancak yorgunluğunu giderir. Seçmende bunun farkında. Son yıllarda çok tehlikeli bir boyuta ulaşan bazı seçmen talepleri de parasız siyaset yapılamayacağını gösteriyor.
Yanlış bakış ve oylar; o kadar yanlış yerlere getiriyor ki bizleri; bir zaman sövüp saydığımız birini bugün bağrımıza basmak durumunda kalıyoruz. İşte bu nedenle, seçmenin de seçimin de heyecanı yok. Bir şeyler değişmeli artık. Eğri sokak ve caddeleri de, eğri seçimleri de doğrultmalıyız. |