21 Aralik 2024 Cumartesi
 
 
Site İçi Arama  
 
 Mail List  
Gelişme ve gücellemelerden haberdar olmak istiyorsanız Mail Listimize Katılın!..
Katıl Çıkart

Kaybetme Korkusu

Hüseyin BOZKURT
Kaybetmek bazen bir eşyamızı, paramızı, kimlik kartımızı, anahtarımızı yitirmek olarak çıkar karşımıza. Bunlar insana genellikle kısa bir süre acı ya da sıkıntı verir. Kaybedilen para çok ise ya da eşya hatıra bir eşya ise biraz daha üzer.

Hüseyin BOZKURT

Yeminli Mali Müşavir

huseyinbozkurt@firatymm.com

 

                      KAYBETME KORKUSU İLE ÜZÜLECEĞİNİZE,

               KAZANMA DUYGUSU İLE MUTLU OLABİLİRSİNİZ…

 

       Kaybetmek, hayatımızda çok kullandığımız bir kavram. Kökü Arapça kayb kökünden gelmektedir. Etmek eki ile birleşerek Türkçede kaybetmek fiili; yitirmek, yenik düşmek, zarara girmek vb. anlamlar içermektedir.

          Kaybetmek bazen bir eşyamızı, paramızı, kimlik kartımızı, anahtarımızı yitirmek olarak çıkar karşımıza. Bunlar insana genellikle kısa bir süre acı ya da sıkıntı verir. Kaybedilen para çok ise ya da eşya hatıra bir eşya ise biraz daha üzer. Ama bunun ölçüsü bellidir. Bir süre sonra genellikle unutulur.

          Bir kısım kayıplar var ki, bir sınavı kaybetme, bir işi, kaybetme, bir fırsatı kaybetme gibi. Bunlarda üzer insanı. Bunun acısı da fazladır. Daha uzun sürelidir. İnsan hayatında büyük etkiler yaratır. Adeta treni kaçırmış gibi hayatta gecikmelere yol açar ve üzer insanları.

        Bir yakınını ya da arkadaşını ölmek suretiyle kaybetmek de çok acıdır. Ama insanlar bir müddet sonra buna da alışıyor. Kabulleniyor. Yaşam genellikle bir müddet sonra normale dönüyor. İstisnalar her üçünde de vardır. Bazı kişilikler, bu acıları çok yoğun yaşar ama genellikle bir müddet sonra yaşam çarkları unutturur insana acıları.

        Bir de insanın sevdiğini kaybetmesi vardır. Duygusal ilişkilerin bitmesi ve bu nedenle karşındakini kaybetme duygusudur bu. Bu da çok acıdır. Paylaşılan değerler, zamanlar, acılar, tatlılar bir günde uzaklaşıp gider. Bazen sebepsizdir. Bazen iki taraf da bilir ama sanki kaybeden bir taraftır. Aslında çoğunlukla bu tür kayıpların acısı çift taraflıdır. Kaybeden ve kaybedilen vardır.

        Diğer üç kategoride belirtilen kayıplar genellikle insanın kendi elinde tek taraflı düşünülen acılara sahiptir. Bu acıları yaşamamak ya da çabuk kurtulmak insanın kendi elindedir. Mesela eşyalarımıza daha dikkatli sahip çıkarsak bir şeylerimizi kaybetmeyiz. Kaybetsek de değeri önemli değil yenisini alırım deyip unutmak mümkün. Ders, iş, sınav ve fırsatlar için daha çok çalışarak belki eski fırsatlarımızı yakalayabiliriz geç de olsa. Acısını dindirmek genellikle elimizdedir. İrademiz dışında ölüm kayıplarına biz etki edemeyiz ama bunu da tek taraflı kabul ederek acısını hafifletmek elimizde.

          Ama dördüncü grup kaybetmelerde her zaman iki taraflı bir ilişki vardır. Aslında görünürde biri kaybetmiş gibi hisseder belki de asıl kaybeden öteki taraftır. Kaybetme her iki tarafın davranışları sonucu olur. Bu tür kayıplarda her hatıra, her olay, her karşılaşma, her olumsuz laf insanın acılarını depreştirir. Olumlu davranışlar da acı verir olumsuzlar da. Bunların etkisi yıllarca sürer.

           Bazen birini kaybederiz. Bazen de birinde kayboluruz. Kaybedenler daha bilinçli ve onurludurlar. Neyi kaybettiklerini bilirler. Kaybolanlarsa her şeyden habersizdir. Kayıptır onlar, kaybedenlerden farklı olarak.

                İnsan neden kaybettiğini bilirse en azından kabullenir. Haklı olduğu halde haksız bir şekilde kaybedenin yaptığı genellikle bir iki damla gözyaşı, sonrası ise kötü cümleler. Bazen bu kayıplardan olumlu ya da olumsuz ders çıkaranlarda vardır.

                Sorun şu, kaybetmemek için ilişkilere dikkat etmek lazım. Kaybedeceğinizi çok önceden sezmek, görmek ve haksız iseniz kabullenip katlanmak gerekir. İnsan bunları yaparsa acıları fazla olmaz. Yoksa hareketini kontrol etmiyor, sezgileri kuvvetli değil ise, ne istediğini bilmiyorsa, karşının ne istediğini bilmiyor ve görmüyorsa bir gün duvara fena çarpar ve çok üzülür. Mesele şu: insan her türlü ilişkisinde sorun yaşamaması ve kaybeden olmamamsı için dikkatli, mantıklı, ayakları yere basan, öngörülü olursa zaman kaybetmez. Terk edilen olmaz. Sevdiğini kaybetmez. Dolaysıyla üzülmez. 

              Her şeye rağmen uzun beraberliklerin başlangıcı olarak başlayan sevgi ve aşklarda duygular ön plana çıkınca insanlar maalesef tozpembe görürler. Duygu dorukta olunca mantık yerlerde sürünür. Nikâh masası konuşulunca mantık ayağa kalkar, duygular yerlerde süpürgedir. Sorun burada işte sevgili okuyucular. Sonucu baştan düşünerek ve görerek fazla duygusal hareket edilmez ise ve bu işler fazla uzatılmaz ise acılar yaşanmaz ya da az yaşanır. İşte bu yüzden sanki her aşk ve sevginin sonunda ayrılık olduğu düşünülür. Değil aslında.

               Konuya biraz dramatik ve duygusal bakarsak sanki sevgiler ve aşklar kaybetmek için yaşanır. Ya da bitmek için başlanır. Öyle ya hiçbir şey ebedi değil ki. Demek ki aşk ayrılığının acısı büyük olduğundan, hep olumsuz bakılır. Hep sonuçsuz, imkânsız gibi değerlendirilir. Mesela sevgililer arasında söylenen bazı sözler bakalım ne anlatıyor.

           Seninle ben bu aşkın kaybeden iki tarafıyız.

           Bende kaybettim onu bir gece vakti... (Haluk Levent’in şarkısı)

           Her aşk bitmek için başlar.

           Ben seni sen olduğun için sevdim. İnan seni kaybetmek için sevmedim.

           Aşk iki kişiyle oynanan bir oyundur. İyi olan KAYBEDER.

 

           Yukarıdaki cümlelerin hepsi kaybetme üzerine kuruludur. İnsanlar acılarını bu sözlerle dile getirirler. Zamanla bunlar gerçek ve olması gereken gibi algılanırlar. Hâlbuki öyle değil. İkili ilişkilerde kaybeden taraf varsa kazanan tarafta vardır. Peki, o niye kazandı. Belki o daha akılcı düşündü. Belki o hiçbir şey düşünmedi, siz çok duygusal düşündünüz.

           Evet, kaybetmemek, üzülmemek, çok acı çekmemek için her şeyi sağlıklı ve mantığımızı da katarak yürütmek zorundayız.

           Şunu da unutmamak gerek. Her kaybediş başka bir kazanmanın habercisidir. Tabi ki düşünebilene.  Öyle ya belki daha iyi fırsatlar burnunuzun dibinde ama siz görmüyorsunuzdur. Belki daha dengeli biri sizi bekliyordur.

           Önemli olan ne biliyor musunuz? Her şey kaybedilir yenisi bulunur ama zaman kaybedilince geri gelmiyor. Kişilik, öz saygı, benlik, inanç, güven ve sağlığımızı kaybetmeyelim. Bunları kaybedersek ne sevginin ne aşkın ne de yaşamın tadı kalır.

           Evet, kaybetme korkusu ile üzüleceğinize, kazanma duygusu ile mutlu olacağınız mutlu yıllar, bayramlar dileğiyle…

            

 

 

Bu Haber 212009 Defa Okunmuştur...
Bu Yazı İçin Yapılan Yorumlar
Efenim, yazınız yine düşündürücü sulara sevk ediyor insanı.. yine müthiş bir gözlemler bütünü.. naçizane benim de bir sorum var yazınızın da düşündürttükleriyle; var mıdır aslında kaybeden ve kazanan?başarı nedir ki gibi uzar gider sorular! o adar göreli ki? bazen çok büyük bir kayıp ( insanın sevdiklerini ve sağlığını yitirmesi dışında) sonradan çok büyük bir kazanıma dönüşebilir.. yada tersi kazançlı zannederken biri kendini pek çok şeyini kaybetmiştir! mesela işini büyütmek yükselmek için çççoookkk efor sarf edip üstelik de başarılı olmuş bir iş adamı belki de çocuklarının büyüyüşünü kaçırmıştır! hangisi kazanç hangisi kayıp bunlar kişilerin hayatta neyi önemsedikleriyle/farkındalıklarıyla ilgili sanırım!bazen bizim için çok üzücü olacağını bildiğimiz kayıplara bile gönüllü razı da oluruz! asla göze alamayıp mücadele ettiğimiz de olur!galiba yine ölçü insanın kendini bilmesinden geçiyor!
kaybedenler daha bilinçli ve onurludurlar.neyi kaybetiklerini bilirler.kaybolanlarsa her şeyden habersizdir. kayıptır onlar kaybedenlerden farklı olarak.....başka söze gerek yokkk.
Güzel bir yazı olmuş üstad. Yaşadığınız tecrübelerden derlenmiş bir yazı. Ben aşkın tarifini bulamaz oldum . Basitçe şu olmalı: iki taraf olmalı kadın ve erkek eksik yönlerini tamamlamak için bir araya gelmeliler. Hayatta her an sürpizler olduğunu bilerek zorluklara gögüs germeliler. Ne herşeyi halleden bir süpermen erkek, nede farklı yerlerde, farklı davranacak olağanüstü kadın olmadığı iki tarafça bilinmeli ve bu yüzden tüm eksikliklerini birbirlerine rahatça söyleyebilmeliler. Ama bunu ileride kullanmamalılar. Bir gün öleceklerini bilip kısa bir hayat olduğunu bilmeliler ve gözleri başkasının malında ,eşinde olmamalı. Galiba imkansızı dile getirdim . Bu söylediklerime balta vuran sebebler o kadar çok ki... Yeni yazılar bekliyoruz Üstad.
TÜM YORUMLAR
Topam 3 Yorum Yapılmıştır...

 

 

BU YAZARA AİT DİĞER YAZILAR
Şirket yöneticilerine maaş
GÜLMEK
SUÇLAMAK
5N 1K
GELİR DAĞILIMINDAKİ BOZULMA VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
TTK' da NELER değişti
YALNIZLIK
KARARSIZLIK
Eğitim mi Asalet mi?
GİRİŞİMCİNİN ARAŞTIRMASI GEREKEN 20 KONU
ŞİRKETLERDE WEB SİTESİ
Bir Varmış Bir Yokmuş...!
BİLANÇO OKUMA VE YÖNETİCİ
KURAKLIK KADER DEĞİL
''ÖZLEMEK''
YENİ TTK'da CEZALAR
Güneydoğu'daki eğri caddeler değişimin habercisi!
ETKİLİ DİNLEME, ANLAMA ve İLETİŞİM
ŞİRKETLERDE ARŞİV ve DOSYALAMA
Yönetimde Muhasebeyi Ne Kadar Kullanıyoruz?
Tel : 0 342 220 49 00 ( 3 hat ) Fax : 0 342 220 50 71
Degirmiçem Mahallesi 14 Nolu Sokak No : 8 Kat : 4 / 12 27090 GAZIANTEP e-mail : info@firatymm.com
 
Bu Site Cemrenet İnternet Hizmetleri Tarafından Yapılmıştir.