Hüseyin BOZKURT Yeminli Mali Müşavir huseyinbozkurt@firatymm.com
VERGİ
Devlet, kamu hizmetlerini yürütmek için ihtiyaç duyduğu kaynağın (paranın) en büyük kısmını, Anayasamıza göre vergi adı altında vatandaşlarından mali güçleri ile orantılı olmak üzere topladığı paralar oluşturur. Verginin, mali güçle orantılı olarak eşitlik içinde toplanması kadar, kamu yararına ve faydalı alanlara harcanması da bir o kadar önemlidir.
Vergiyi toplama görevi Maliye Bakanlığının (Gelir İdaresi Başkanlığının) görevi olup, vergi yasama organının çıkardığı yasalar çerçevesinde toplanmaktadır. Yasama organı ise TBMM olup, halkın seçtiği milletvekillerinden oluşmaktadır.
Bir ülkede verginin mali güçle orantılı toplanıp toplanmadığı netice itibariyle halkın seçtiği vekilleri ve bunlardan oluşan bakanlıkların politikaları doğrultusunda olmaktadır. Dolaysıyla sizin vekil tayin ettiğiniz kişiler ve onların atadığı kişilerin görüş ve uygulamaları ile vergi toplanmaktadır.
Dünya’da vergiler genel olarak kazanç üzerinden alınır. Bazı hizmetler için ise harç vb. adlarla vergiler alınır. Bunlar hizmetin karşılığı gibi düşünülür ve hizmetten faydalanandan alınır. Esas vergi ise hizmetten faydalanıp faydalanılmadığına bakılmaksızın kazanç elde eden herkesten alınır. Çok kazanandan daha çok ve yüksek oranda, az kazanandan az ve düşük oranda alınır ki; toplumda ekonomik farklılıklardaki makas fazla açılmasın, hem de kamu hizmetleri düzgün bir şekilde yürüsün.
Ama günümüzde servet ve harcama (tüketim) üzerinden de bir çok vergiler alınmaktadır. Dünya ölçeğinde baktığımızda bizim gibi kalkınmakta olan veya geri kalmış ülkelere göre servet ve tüketim vergileri gelişmiş ülkelerde daha düşük oranda alınır.
Eğer bir ülkede gerçek kazançları vergilendirebilirseniz, vergisiz kazanç ve servet kalmaz. Dolaysıyla servet üzerinden ayrı bir vergi almaya gerek kalmaz. Çünkü mükerrer bir vergilendirme meydana gelir. Zira vergisi ödenen kazanç servete dönüşür, ikinci defa vergi alınması ise mükerrerlik oluşturur. Bu haksızlık olur. Ayrıca, tüketim üzerinden yüklü vergiler alınması da büyük adaletsizliğe yol açar. Bir paket sigarayı içerken asgari ücretli kişi de, milyonlar kazanan kişide aynı vergiyi ödediğinde, mali güç ile orantı konusunda, büyük bir eşitsizlik ve adaletsizlik söz konusu olur. KDV, ÖTV ve diğer tüketim vergileri azımsanacak bir tutar değildir. Aylık 1.500 TL geliri olan bir memur arabasına 200 TL lik bir depo benzin koyduğunda, yaklaşık 120 TL’ya yakın tüketim vergisi öderken, aynı benzini koyan 100.000 TL aylık geliri olan kişi de aynı vergiyi ödemektedir. Bu tür vergilerin adil olma durumu ve mali güç ile orantısı bulunmamaktadır.
Maliye Bakanlığı Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü verilerine göre 2009 yılında net gerçekleşen vergilerin tutar ve oranları aşağıda verilmiştir. (www.gep.gov.tr)
Vergi Türü…………..: Tutarı (milyon) TL.: Yüzdesi………: 1-Gelir ve Kazanç üzerinden 56.468 %32,75
Gelir Vergisi 38.445 %22,30 Kurumlar Vergisi 18.023 %10.45
2-Mülkiyet Üz. Alınan Vergiler 17.315 %10,04
Veraset İnt. Ver. 168 %0,10
MTV 4.496 %2,61
3-Dahilde alınan hizmet vergileri 73.315 %42,42
KDV 20.852 %12,09
ÖTV 43.620 %25,30
Banka S.M.V 4.003 %2,32
Şans Oyunları V. 396 %0,23
Ö.İletişim V. 4.265 %2,4
4-Uluslarası Tic. Ve muameler. al.vergi 28.647 %16,61
Gümrük Ver. 2.463 %1,43
İthalde al. KDV 26.132 %15,16
Diğer 51 %0,03
5-Damga Vergisi 4.169 %2,42
6-Harçlar 4.743 %2,75
7-Diğer Vergiler 596 %0,35
TOPLAM 172.417 %100
Yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere toplanan vergilerin %32,75 ‘i kazanç üzerinden alınıyor, geri kalanı tüketim ve servet üzerinden alınmaktadır. Zira mali güçle orantılı kısmı, üçte biri bile değildir. Tabi bu üçte birin tamamı adil alınmışsa..! Geri kalanının kazanç ve mali güç ile direkt bir bağı yoktur. Vergi gelirlerimizin yarısından fazlası KDV ile akaryakıt, içki, sigara, otomobil ve cep telefonu gibi mal ve hizmetlerden alınan ÖTV den oluşmaktadır.
Amacımız bu konuya dikkat çekmek ve kazanç üzerinden vergilendirilme oranımız arttıkça gelir dağılımının daha düzgün olacağı, daha huzurlu bir ülkeye sahip olacağımız gerçeğini hatırlatmak. Bu vergi tablosu nasıl bir tüketim toplumu olduğumuzun da diğer bir göstergesidir. Kayıt dışı ekonomi ve diğer sebeplerle kazanç üzerinden alınamayan vergiler, dolaylı olarak ama adil olmayan, eşit olmayan bir yolla bizden alınmıştır. Bu vergilendirme şekli; kayıt içinde çalışan küçük esnaf ve meslek erbabının, yüksek stopaj ve vergi oranları sayesinde nasıl bir vergi yükü ile karşı karşıya olduğunun da açık bir göstergesidir. Kayıt içi ekonomiye geçilip vergilendirme tabana yayılmadıkça, bazı sektörler de vergilendirme dışında kaldıkça ya da yeteri kadar vergilendirilmedikçe bu vergilendirme şekli böylece sürmeye devam edecektir. Unutmayın vergilendirme, ülkeyi yönetmeden, sosyal refahı sağlamaya, politikalar oluşturulmaya ve bunları yönlendirmeye en uygun araçlardan biridir. Vergilendirme şeklimizi, kayıt içinde çalışmayı sağlamak ve toplanan vergilerin doğru yere harcanması gibi her şeyi biz belirliyoruz. Ama vekilimizi de vergiyi harcayanları da iyi denetlemeliyiz. Her şeyden önce kendimizi, komşumuzu, sektörümüzü ve sistemi iyi denetlemeliyiz. Bize ne dememeliyiz. Kayıt dışı ekonomiye biz çanak tutuyorsak, biz bilinçli tüketici değilsek, her yerde adaletsizliğe uğramaya devam ederiz. 25.09.2010
|